tag:blogger.com,1999:blog-49796366236374115822024-02-08T07:09:46.052-08:00Kadınlar Özeldir , kadinca ...Cinsellik , haz , erotik , cinsel bilgiler , cinselxGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.comBlogger26125tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-23914056345614428572010-04-09T17:46:00.000-07:002010-04-09T17:46:11.606-07:00kadınların zevk noktaları<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadın cinselliği oldukça karmaşıktır ve bu özelliğiyle erkeklerden belirgin şekilde ayrılır. Kadınlar cinsel ilişkide erkeklere göre çok daha fazla seçicidirler ve bir erkeği yeterince tanımadan onunla cinsel bir beraberliğe “sıcak bakmazlar”. Kadınların çoğunun erkeklerden farklı olarak duygusal anlamda “bir şeyler hissetmeksizin” bir erkekle beraber olmaya istekli olmayacakları rahatlıkla söylenebilir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Melekler Mekanı – kadınlar en çok nerelerinden zevk alır?</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Ünlü psikanalist Karen Horney eserlerinde insanın doğasının temelde sevgi veya güç arayışı içerisinde olduğunu ve bir insanın davranışlarını yönlendiren en önemli etkenlerden birinin bu arayışını tatmin etmek olduğunu ima etmiştir. Bu görüşe göre insanların bazıları diğerlerinin kendilerini sevmesine önem verirken, diğerleri sevilmekten çok güçlü olmak peşindedirler. Bu görüşün devamında Horney, kadınların yapısal olarak daha çok sevgi odaklı, erkeklerin ise güç odaklı olduğu görüşünü taşıdığını ifade etmiştir. Yani Horney’e göre kadın için bir erkeğin sevgisini kazanmış olmak ön plandayken, bir erkek için ön planda olan kadının onu güçlü görmesidir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Karen Horney sevgi ve güç arayışının cinselliğe de yönlendiğini, kadının cinselliği daha çok “seviliyor olmanın” bir ifadesi olarak gördüğünü, erkeğin ise cinselliği “güçlü olmanın, kadına sahip olmanın” bir ifadesi olarak görme eğiliminde olduğunu belirtmiştir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Cinsel Uyaranlar</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Uyaran, beynimizin bilinçli bölgesinde bize bir duygu yaşatan ve bizi belli bir davranışa yönlendiren bir mesajdır. Refleks uyaranlar bizi otomatik davranışlara yönlendirirken karmaşık uyaranlar öncelikle bir “his” yaşamamızı sağlar ve daha sonra bizi harekete geçirir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Beynimiz çok çeşitli uyaranları algılama yeteneğine sahiptir. Tüm uyaranların ortak özelliği duyu organlarımız vasıtasıyla alınması ve bir kimyasal mesaja dönüştürülerek beynimize aktarılmasıdır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Gözler, kulaklar, burun, tad alma organlarımız ve cildimizle algıladıklarımız yukarıda anlatılan bir şekilde beynimize ulaştırılır ve bir tepkinin doğmasına neden olur. Sevdiğimiz birinin görüntüsü veya sesi bize daha farklı bir duygu yaşatırken, sevmediğimiz birini görmek veya sesini duymak bize yaşattığı olumsuz duyguyla bizi o kişiden ruhsal veya fiziksel olarak uzaklaşma davranışında bulunmaya yönlendirir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">NLP adı verilen ve son zamanlarda giderek yaygınlaşma eğiliminde olan öğretiye göre insanlar duyularında seçici davranmaktadırlar. Bazı insanlar dokunsal, bazıları işitsel, bazıları ise görsel uyaranlardan daha fazla etkilenmekte ve daha çok etkilendikleri uyaran onlarda daha bariz davranış değişikliği oluşturmaktadır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bu görüş cinsel uyaranlara aktarıldığında çıkan sonuç şudur:</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bazı insanlar dokunulmaktan, bazıları cinsel içerikli konuşmalardan ve seslerden, bazıları ise cinsel içerikli görüntülerden diğer uyaranlara göre daha fazla etkilenmekte ve kişinin tercih ettiği uyaran onu cinsel açıdan daha fazla uyarmaktadır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bir örnek vererek bu teori daha iyi anlaşılabilir hale getirilebilir: Bir erkek, daha önceden beraber olduğu bir kadını yalnızca sözleriyle etkileyebilmeyi başarmış, bir başka kadın ise ona “dokunulmaktan çok hoşlandığını, ancak sözlerin onu fazla etkilemediğini” söylemiştir. Bu iki kadından ilki duysal yönelimli, ikinci kadın ise dokunsal yönelimli bir kadındır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Genel olarak söylemek gerekirse erkekler daha çok görsel ve işitsel eğilimli, kadınlar ise daha çok dokunsal ve işitsel eğilimlidir. Kadınlar erkeklerden farklı olarak pornografik yayınları seyretmekten fazla zevk almaz, duygusal olarak “bir şeyler hissettikleri” erkeğin ona temas etmesinden hoşlanırlar.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadınların Dokunulmaya Duyarlı Bölgeleri</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Sinir uçlarının diğer bölgelere göre belirgin bir şekilde yoğun olması nedeniyle kadınların çoğunda genital bölgenin en duyarlı bölgesi klitoristir ve en güçlü orgazmlar bu bölgenin uyarılmasıyla ortaya çıkar.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Her kadının yapısı diğerine göre farklıdır ve kendini iyi tanıyan bir kadın dokunulduğunda kendisini en çok uyaran bölgeyi iyi tanır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadınların çoğunda memeler, meme uçları, dudaklar ve vajina dokunulmaya duyarlı diğer bölgelerdir. Yine boyun bölgesinde bazı noktalar, kulak memeleri, bacakların iç yüzeyleri ve karın cildi çoğu kadın için cinsel açıdan oldukça uyarıcıdır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadınların sıklıkla işitsel yönelimli olmaları nedeniyle eşleri tarafından kulaklarına fısıldanan güzel sözler de kadınları etkiler.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadınların dokunulmaya duyarlı bölgelerini belirlemeleri, cinsel ilişkiye hazırlık aşamasının en güzel şekilde yaşanabilmesi ve kadının cinsel ilişkiye mükemmel bir şekilde hazırlanabilmesinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Her duyarlı erkeğin eşinin dokunulmaktan hoşlandığı bölgeleri iyi bilmesi gerekir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bazı kadınların dokunulmaya duyarlı bölgeleri o kadar “hassastır” ki, kadın bu bölgeye uygulanan bir uyaranla orgazm olabilir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">G Noktası ( G Spot)</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">G noktası, Graefenberg adlı bilim adamı tarafından 1944 yılında tarif edilen ve vajina ön duvarının ortalarında yer alan bir bölgedir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">G noktasının varlığı veya orgazmdaki önemi bazı doktorlar tarafından reddedilmekte, bazıları ise G noktasını vajinal orgazm oluşumunun merkezi olarak kabul etmektedir.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadının Ejakulasyonu (Boşalması)</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kadında orgazmı sonrasında bazen aynen erkekteki ejakulasyona (boşalmaya) benzer bir sıvı geldiği saptanmış olmakla beraber bu sıvının aslında idrar olduğu ve kadındaki “ejakulasyon” yani “boşalma” olarak tarif edilen olayın muhtemelen orgazm esnasında idrar kaçağı olduğu sonradan anlaşılmıştır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Gerçekten de hiçbir idrar kaçırma şikayeti olmayan bir kadında güçlü bir orgazm sonrasında istemsiz idrar kaçağı olabilmektedir.</span></div><div><br />
</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-87352316364409353862010-04-09T17:28:00.000-07:002010-04-09T17:28:56.253-07:00erken boşalan kadınlar<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px;">"Erken gelmek'',''Hızlı boşalmak'' olarak da ifade edilen erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında veya hemen girdikten sonra boşalması olarak tanımlanabilir. Söz konusu durumda erkeğin boşalma süresini istemli olarak denetlemesi bozulmuştur. Cinsel olarak sağlıklı erkekte boşalma refleksi üzerinde istemli denetim vardır. Bunun anlamı saatlerce boşalmadan kalmak veya eşinin orgazm olmasını beklemek değildir. Yüksek uyarılma ve haz durumundayken cinsel ilişkiyi sürdürebilme ve istediği zaman boşalabilme demektir. Bir erkek bazen hızlı ve heyecan verici bir boşalmayı tercih edebilirken bazen de beş, on hatta onbeş dakika süren bir ilişki isteyebilir. Bazen eşinin orgazm olmasını beklemeyi tercih edebilir ya da ilişkinin ritmini sadece kendi ritmine göre ayarlamak isteyebilir. Eşinin orgazma ulaşmasından önce ya da sonra boşalmayı dileyebilir. Bunların hepsi normal süreçlerdir. Erken boşalma sorunu olan erkekler ise istemli boşalma kontrolünü bilmezler. Boşalma zamanını seçme şansları yoktur. İsteseler de istemeseler de yüksek uyarılma düzeyine ulaşır ulaşmaz hızla ve istemsiz olarak boşalırlar.<br />
<br />
Düzenli cinsel yaşamı olan pek çok çift için erken boşalma bir sorun olarak görülmeyebilir. Esnek bir tutumla erken boşalma durumu ile seks yaşamları arasında bir uyum geliştirirler. Bazı kadınlar erkeğin ritmini yakalamayı öğrenerek daha erken orgazm olabilir. Ya da erkekler eşlerinin sevişmeden zevk almasını sağlayacak değişik teknikler geliştirerek erken boşalmanın sevişmeyi olumsuz etkilemesini önlerler. Öte yandan pek çok başka çift için erken boşalma önce cinsel yaşam üzerinde zamanla da ilişkinin tümü üzerinde olumsuz sonuçlara neden olur. Erken boşalma erkekte genel özgüven eksikliğine ve yetersizlik duygusuna yol açabilir. Cinsel performansa dair duyulan kaygı sonucu diğer cinsel işlevler bozulabilir. Kişi cinsel ilişkiden kaçınabilir, cinsel isteği azalabilir ve hatta ereksiyon (sertleşme) güçlüğü ortaya çıkabilir. Eşi erken boşalan kadınlar ise eşlerinin erken boşalmayı istemli yaptıklarını düşünüp sevilmedikleri ya da eşlerinin çok bencil olduğu gibi yanlış sonuçlara varabilirler.<br />
<br />
Erken boşalma karşımıza birincil veya ikincil şekilde çıkabilir. Birincil olanlar, erken boşalma vakalarının çoğunluğunu oluşturur. Kişinin cinsel hayatının başlangıcından beri erken boşalma sorunu mevcuttur. İkincil tipte ise normal boşalma denetimi varken bir hastalığa veya eşle uyumsuzluğa bağlı olarak sonradan erken boşalma sorunu ortaya çıkmıştır.<br />
<br />
Yapılan araştırmalar Cinsel Sorunu olan erkeklerin en sık yakınmasının erken boşalma olduğunu göstermektedir. Toplumda görülme sıklığı ise %30 civarındadır. Yani her 10 erkekten 3'ünde erken boşalma sorunu vardır. Erken boşalmanın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte pek çok psikolojik ve biyolojik kuram söz konusudur. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:<br />
<br />
1.Psikodinamik olarak; aşırı narsistik olmak ya da kadınlara karşı düşmanca duygular beslemek.<br />
<br />
2.Erken yaşta ve uygunsuz ortamlarda ilk cinsel deneyimini yaşamak. (Örneğin; arabanın arka koltuğunda, genelevde veya anne-babaya yakalanma riskinin bulunduğu koşullarda erkek mümkün olduğunca çabuk boşalmaya odaklanır ve bu alışkanlık haline gelir.)<br />
<br />
3.Seyrek cinsel ilişkide bulunmak.<br />
<br />
4.İlişki sırasında eşini memnun etmeye aşırı odaklanarak kendi denetimini sağlayamamak.<br />
<br />
5.Mastürbasyon yapma, cinsel ilişki kurma ve cinsel fantezilere sahip olma yüzünden aşırı suçluluk duymak.<br />
<br />
6.Boşalmayı denetlemek için aşırı kaygı duyarak boşalma üzerinde denetimi tamamen yitirmek.<br />
<br />
7.Yapısal olarak kolay uyarılmak.<br />
<br />
8.Yapısal olarak penisin uyarılmaya aşırı duyarlı olması.<br />
<br />
9.Diğer erkeklerin öğrenmiş olduğu boşalma süresini kontrol etme tekniklerini bilmemek ve kullanmamak.<br />
<br />
10.Erken boşalmanın bir hastalık olduğunu bilmemek.<br />
<br />
11.Normal boşalma refleksinin organik nedenlerle gelişmemesi veya sonradan bozulması.<br />
<br />
12.Eşini sevmemek, eşle anlaşamamak.<br />
<br />
Erken boşalma tedavisinin en az 4 bileşeni vardır. Birincisi hastayı bilgilendirmektir. Erkek cinselliği ve boşalmanın denetlenmesi ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilir. İkincisi boşalma kontrolünü sağlamak için özel teknikler öğretilmesidir. Üçüncü bileşen eşler arası uyumun sağlanması için eşlerin karşılıklı olarak tatmin olabilecekleri yeni yöntemlerin öğretilmesidir. Son olarak da psikolojik nedenlere yönelik destekleyici psikoterapi uygulanır. Gerekli durumlarda tedavinin bu dört bileşeninden bağımsız olarak ilaç tedavisi de bir yöntem olarak seçilebilir.</span>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-85255809347549244242010-04-09T17:25:00.000-07:002010-04-09T17:25:25.496-07:00erken boşalan erkekler ne yapmalı ?<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Cinsel ilişki sırasında, meninin vaktinden önce boşalmasına verilen isimdir. Halk arasında erken boşalma. Tıp dilinde ise ejakulasyon denir. Nedeni çoğunlukla ruhsaldır. Tedaviye sinirleri dinlendirmek, açık havada dolaşmak, sabah akşam ılık banyo yapmak ve hazmı kolay şeyler yemekle başlanır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Erken Boşalma Tedavileri ve Öneriler</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Yüzyılımızın başında dünyanın en önde gelen cinsel bilimcisi olan Havelock ELLIS?in yaşamı boyunca erken boşalma sorunundan kurtulamadığını bilirsek, tedavinin ne denli anlamlı bir süreç olduğunu da görebiliriz.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Erkeklerin boşalmayı kontrol etmeleri tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekerler ama bir kez öğrendiler mi bir daha unutmazlar</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Sonu belirsiz ve zaman sınırlaması olmayan bir cinsel aktiviteye erkekler yönlendirilmelidir. Böylece çiftler arasındaki yakınlık en yüksek düzeye çıkar ve bu yakınlık süreklilik kazanır. Örneğin buz pateniyle dans ederken, buz pistini sınırlayan hiçbir başlangıç ve varılacak son nokta veya bir işaret yoktur. Çiftler özgürce dans ederler. Öemli olan o anı yaşamaktır. Cinsellikte de önemli olan son noktayı düşünmeden telaşsız bir şekilde şimdiye ve duygularımıza yoğunlaşmaktır. Ayrıca yoğunlaşırken bedenimizin serbestçe hareket etmesine olanak tanırsak, cinsellik doğal bir şekilde gerçekleşir. Aksi taktirde “nasıl cinsel birleşme olmalıdır” kavramını tanımlayan toplumun genelinde kabul görmüş cinsel mitlere uygun bir şekilde hareket edersek, ani bir boşalma kaçınılmaz olacaktır. Boşalma bir ateşleme mekanizmasıdır. Ateşleme başladığı zaman hiç kimse hiçbir onu durduramaz, bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapılması gereken şey, ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisinde boşalma süresini uzatmak değil, kişiyi telaşsız bir birleşmenin getireceği sonsuz yakınlık duygusuna ulaştırmak, zamansız bir şekilde cinsel birleşme becerisini ve kalıcı olarak boşalma refleksi üzerinde istemli denetim sağlamayı öğretmek esas olmalıdır. Erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olması için; düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edilmeli, aşırı heyecanlanıldığında sakinleşene kadar beklenmeli ya da yavaşlamalı ve sakinleştikten sonra yeniden cinsel aktiviteye başlanmalıdır. Bu sayede cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durma öğrenilebilir. Ama bu süreç içinde boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olunmamalıdır. Çünkü önemli olan heyecan düzeyi arttığında geri çekilmek gerektiğini anımsamaktır. Erken geri çekilmek, geç kalmış olmaktan her zaman daha iyidir. Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Bu durum üzerinde şelale bulunan bir ırmakta kayıkta kürek çeken bir kişiye benzetilebilir. Tecrübeli kayıkçı ırmağın durgun sularında kalır, şelaleye fazla yaklaşmaz. Tecrübesiz kayıkçı şelaleye fazla yaklaşırsa kayığın üzerindeki kontrolünü tamamıyla yitirebilir. Eğer kayıkçı şelaleyi aşmayı amaçlamıyorsa yani henüz boşalıp orgazm olmak istemiyorsa, deneyimleri ona, ırmağın durgun sularında kalmayı yani heyecan seviyesini kontrol etmeyi öğretecektir. Bu yöntemin, heyecan seviyesini kontrol etme yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirebilmek için cinsel aktivitenin yeterince uzatılmasına olanak tanır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Yapılan araştırmalarda erken boşalan erkeklerin belli karakteristik özellikler taşıdığı görülmüştür. İşte erken boşalan erkeklerin ortak özellikleri:</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Hızlı yemek yerler</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Hızlı araba kullanırlar</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Her konuda aceleci davranırlar</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Çabuk sinirlenirler</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Kontrolsüz davranışları vardır</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Kaygılı ruh halleri vardır</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">* Erken Boşalan Erkekler; A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan vb. özellikleri vardır.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-13772165943309465132010-04-09T16:59:00.000-07:002010-04-09T16:59:21.939-07:00ereksiyonu uzatmak<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px;">Ereksiyon sorunu olarak da anılan impotans cinsel ilişki için yeterince sertlik oluşmaması veya sertliğin (ereksiyonun) ilişki sonuna kadar muhafaza edilememesidir. İmpotans sebepleri arasında şeker hastalığı, yüksek tansiyon, hormonlardaki dengesizlikler, damar sertliği, sinir sistemindeki sorunlar, kullanılan bazı ilaçlar ve ruhsal sorunlar gösterilebilir. İmpotans sebebi olarak çoğu zaman net bir neden gösterilememektedir.<br />
<br />
Sertleşme sorunu, yani ereksiyon sorunları (impotans) oldukça sık rastlanan bir rahatsızlıktır. 40-70 yaş aralığındaki erkeklerin hemen hemen yarısında sertleşme sorunlarına ve diğer cinsel işlev bozukluklarına rastlamaktadır. Tüm bu sorunlar yaş ilerledikçe artmaktadır.<br />
<br />
Ereksiyonu uzatmak için bitkisel çözümler ve ereksiyona iyi gelen bitkiler<br />
<br />
<br />
Hint doktorları ashwaganda bitkisinin kısırlığa ve iktidarsızlığa iyi geldiğini keşfetmişlerdir. Bu bitkinin erkek libidosunu artıran bir özelliği olduğu tespit edilmiştir.<br />
<br />
250 ml kaynatılmış haldeki suyun içine 5 çay kaşığı kurutulmuş ashwaganda atılır ve demlenmesi için bir süre beklenir. Bu iktidarsızlık çayından günde 1-2 fincan içmek yeterlidir.<br />
<br />
Ereksiyonu güçlendirmek için<br />
<br />
Sertleşme sorununa bitkisel tedavi yolu 2: Anason bitkisi erkeklerde libidoyu yükseltmesi ile ün yapmış bitkilerden biridir. 1-2 tutam kadar anason, kakule, zencefil ve ginseng bitkisi karıştırılıp meyan kökü ile tatlandırılır ve bu karışım içilir.<br />
<br />
Ereksiyona bitkisel çözüm<br />
<br />
İmpotans için bir diğer şifalı bitki ise yulaftır. Yapılan bir takım bilimsel araştırmalar yulafın erkekler üzerinde cinsel uyarıcı etkisinin olduğunu ortaya çıkarmıştır. 15’er gram yabani yulaf, ginko yaprağı, yohimbe kabuğu ve ginseng kökü karıştırılır. Bu karışım yarım litre kaynar suyun içine atılır demlenmesi için bir müddet beklenir. Ilıdıktan sonra bu, ereksiyon sağlayan ve cinsel ilişki isteği uyandıran, çaydan içilir.<br />
<br />
Ereksiyonu artıran bitkiler<br />
<br />
Sertleşme azlığı için şifalı bitkiler arayanlara önerilen bir başka bitki ise kakuledir. Kakule çok önemli bir merkezi sistem uyarıcısıdır ve sineol kaynağıdır. Çayınızın veya kahvenizin içerisine bir parça kakule ilave etmeniz sertleşme sorununuzun azalmasına yardımcı olacaktır.</span>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-16080689893991691092010-04-09T16:57:00.000-07:002010-04-09T16:57:34.288-07:00cinsel uyarıcı ilaçlar ve kullanımı<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px;"></span><br />
<div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddeler; vücuda dışarıdan alınan ilaç, hormon ve bir takım maddelerin cinsel davranışlar üzerinde belli uyarıcı etkileri olabilir. cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddeler libido üzerinde etki yaparak cinsel isteği ya da hazı değiştirebilirken başkaları, sadece cinsel organların fiziksel tepkilerini farklılaştırır. Ancak cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddelerin çoğunluğu ne yazık ki cinsel istek ve duyumları çoğaltmaktan çok azaltma yönünde etki yaparlar. cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı olarak bilinen maddelerin çoğu beyindeki belli merkezler üzerine etki yaparlar.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bazılarıysa doğrudan doğruya cinsel organları denetleyen sinirler üzerinde uyarıcı olurlar. Ayrıca birtakım ilaç ya da maddeler sarhoşluk, gibi genel bir durum yaratarak cinsel davranış farklılıklarına yol açarlar. Uyarıcı maddelerin hangi koşullar içinde alındığı da etki açısından önem taşır. Buna en iyi örnek LSD kullananların durumunda görülür. LSD, genellikle cinsel isteği yok edici olarak bilindiği halde bu maddeyi erotik bir ortamda alan ya da maddenin bu özelliğinden habersiz olarak ondan cinsel uyarıcılık etkisi uman bireylerde bu tür beklentiler doğrultusunda cinsel isteğin arttığı görülmüştür.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddelerin erkekler üzerindeki etkileri günümüzde oldukça iyi bilinmekte, buna karşılık kadınların çoğunun maddelere gösterdikleri tepkiler, erkeklerinkine benzer olması tahmin edilerek değerlendirilmektedir. Bunun nedeni, cinsel tepkilerin erkek bedeninde çok daha rahatlıkla ölçülebilir olmasıdır. Bu konuda pek çok araştırma yapılmakla birlikte cinsel uyarıcı olarak tam güvenilir bir takım maddeler henüz bulunamamıştır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Aşık olmanın olağanüstü afrodizyak etkisinin yerini dolduracak herhangi bir kimyasal maddeden söz etmek henüz mümkün değildir. Halk arasında özellikle yaygın inanışlara konu olan adamotu, aslan perisi tozu, gergedan boynuzu gibi etkili olduğu sanılan afrodizyaklardan başka cinsel uyarıcı nitelikleriyle tanınan maddeler ; Alkol. Alkol, beynin merkezleri üzerinde etki yapan bir maddedir ve tarih boyunca cinsel etkinliği arttırdığı düşünülmüştür. Gerçekte alkol beynin korku ve endişe ile ilgili merkezlerini uyuşturur. Bundan dolayı kişiyi yürekli kılar.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Fakat yüksek dozlarda, tanıma ve bilinç işlevlerini sekteye uğratır. En had durumdaysa felç benzeri bir sonuç yaratarak kişiyi tamamıyla duyarsızlaştırır. Shakespeare’in deyişiyle: “İstekleri kışkırtır, fakat etkinliği götürür”. Özellikle erkeklerde ciddi alkoliklik sorunu olan kişilerin tamamıyla cinsel iktidarlarını yitirdikleri görülür. “Barbiturat” deyimiyle anlaşılan yatıştırıcı, sakinleştirici ilaçların etkisi de aynen alkole benzer. Bunlar beynin cinsellikle ilgili merkezlerini uyarmazlar, fakat az bir dozda alındıklarında kişiyi kaygılarından ve çekingenlikten kurtardıkları gibi, doz biraz fazlalaştıkça cinsellik de dahil olmak üzere tüm davranışları kısıtlarlar.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Esrar ve Halusinojen maddeler. Halusinojen madde olarak sınıflandırılanlardan LSD, bilinçte ve algılamada çok güçlü değişimler oluşturur. Dolayısıyla cinsel davranışları da etkiler. Kişilerin LSD maddesinin etkisi altındayken yapılan cinsel birleşmeyi “erotik” olarak algıladıkları, ve bütün bu yaşantıyı “ilginç” buldukları gözlenmiştir. Genellikle LSD maddesi bedende kişiden kişiye pek çok farklılıklar içeren tepkiler oluşturur. Fakat kesin olan şudur ki, bu madde insanın erotik duyumlarını pek çok başka duyum ve düşüncelerle birlikte algılamasına yol açar ve cinsel olayı bir uzaklıktan yaşamasına neden olur.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Esrar ,çok daha hafif ölçüde halusinojen bir maddedir. Erotik uyarıcılığı konusunda varılmış kesin bir sonuç olmamakla birlikte birkaç esrar sigarasının cinsel yaşantıya yoğunluk kazandırdığını bildirenler çoktur. Bunlar hafif dozda esrarın kendilerini daha duyumsal, daha tepkisel ve cinselliğe daha yatkın hale getirdiklerini söylerler. Bu konuda ve özellikle esrarın adale kasılmaları üzerindeki etkisiyle ilgili olarak araştırmalar yapılmaktadır. Esrarın genellikle kişiyi alkol gibi rahatlatarak erotik duyarlılığını arttırdığı görüşü egemendir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Amfetamin. Amfetamin, beyin üzerinde etkili bir madde olup cinsel uyarıcı olarak da kabul edilir. Alışkanlığa yol açabilen bu madde özellikle batı toplumlarında yaygın bir şekilde cinsel uyarıcı olarak kullanılmaktadır. Öte yandan ciddi bir amfetamin ahşkanlığına kurban olan kişilerin ruhsal bozukluk içine düştükleri ve dolayısıyla cinsellikle ilgilerinin kalmadığı bir gerçektir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kokain. Kokain kullananlar, bu maddenin etkisi altındayken cinsel birleşmenin olağanüstü tatlı bir zevk olduğunu ileri sürerler. Yine bu durumda da çok ciddi bir bedensel alışkanlık oluştuğunda kokain isteği, kişinin cinsel isteğini öldürerek onun yerini almaktadır. Amfetamin gibi kokain kullanımı da ilk başlarda kişide genel bir libido çoğalmasına yol açmakta, cinsel isteğin artışına koşut olarak da cinsel etkinlik derecesi yükselmektedir. Ayrıca, bu etkilerin saptanmasında maddenin damardan alınışının da etkiyi çoğaltan bir etmen olduğu görülür. Fakat maddenin kullanımı alışkanlık düzeyine vardıktan sonra libidoda genel bir düşüş izlenmeye başlanır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Androjen. Androjenin hem cinsellik organlarını etkileyen sinirler üzerinde hem de beynin cinsellik merkezleri üzerinde etkisi vardır. Bu, aynı zamanda bilinci değiştirmeksizin ve libido artışının değerini sıfıra indiren başka yan etkiler oluşturmaksızın cinsel güdüyü uyandıran tek maddedir. Androjen erkeklerde ve kadınlarda davranış bozukluklarına yol açmadan cinsel istek ve etkinliği artırır. Bedende androjen noksanlığından kaynaklanan iktidarsızlık sorununa çözüm getirir. Fakat böyle bir noksanlık söz konusu olmadan alındığında androjen farklı etkiler oluşturabilir. Bazı erkeklerde testosteron şeklinde alınan androjen belli sınırlar içinde libidoyu çoğaltır. Testosteron verilen kadınların cinsel güdülerinde de artış görülür. Bu afrodizyak etkisinden dolayı androjen iktidarsızlık durumlarında bazan ilaç olarak önerilir. Tek sakıncası, bir takım yan etkilere yol açabilmesidir. Örneğin kadınlarda aşırı kullanmanın, sivilceler gibi tepkilere, erkeklerdeyse prostat kanserine neden olduğu izlenmiştir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Kantarid, idrar yolu ile idrar torbasını tahriş ederek yalancı ereksiyona yol açar. Bir çeşit priapizm olarak nitelendirilen bu durum, erkeğin cinsel organı için bir tehlike oluşturur, tam bir iktidarsızlığa ya da ölüme yol açabilir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Amil nitrit olarak bilinen ikinci madde ise damar açıcı bir ilaç olup, cinsel organlardaki kan dolaşımını artırmakta, böylece cinsel heyecanı etkilemektedir. Fakat bu ilacın cinsel birleşme sırasında kullanımı yine tehlikeli sonuçlar doğurup ölüme bile neden olabilmektedir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bu türden sentetik maddelerin dışında, doğrudan doğruya hayvanlarda ya da bitkilerden elde edilen bazı geleneksel afrodizyaklar da bulunmaktadır. Bunlar, çok eskiden beri geleneksel toplumlarda cinsel isteği arttırmak amacıyla kullanılan ama kesin etkileri konusunda bilimsel bir kanıt bulunmayan maddelerdir:</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Saparna. Bu bitkinin çeşitli kısımlarından elde edilen karışımlar ilk kez Latin Amerika yerlileri tarafından afrodizyak olarak kullanılmıştır. Saparnadan elde edilen bu karışımlarda çeşitli hormonların bulunduğu saptanmıştır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Çadıruşağı otu. Bu çok kötü kokulu ve sadece Asya’da yetişen bitkiden elde edilen tonik, Doğu ülkelerinde hem genel bir uyarıcı hem afrodizyak olarak kullanılmıştır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Ginseng. Çin’de binlerce yıldır ilaç yapımında kullanılan bu ot son yıllarda Batı’da çeşitli biçimlerde üretilmektedir. Genel bir uyancı olarak depresyonlara karşı ve enerji vermek amacıyla kullanılan ginseng’in afrodizyak etkileri olduğunu ileri sürenler de vardır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Meyan kökü. Tıpta yaygın bir kullanım alanı olan bu bitkiden elde edilen tozun maden suyuna karıştırılmasıyla özellikle kadınlarda etkili olan bir afrodizyak elde edildiği söylenmektedir. Meyan kökünün kimyasal yapısıyla cinsiyet hormonları arasında bir benzerliğin bulunduğu saptanmıştır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Rezene. En eski afrodizyak maddelerden biri olan rezeneden çay da yapılabilmektedir. Afrodizyaklarda kullanılan, rezenenin tohumudur.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Polen. Genel bir canlılık ve enerji kaynağı olarak yararları hekimlerce de kabul edilen polen (çicek tozu) erkeklerde prostat bozukluklarını, kadınlardaysa menapoz sorunlarını çözümlemek için kullanılır. Polenin yapısı incelendiğinde, belli ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonlarını içerdiği görülmüştür. Bu nedenle son yıllarda afrodizyak olarak kullanımı daha da yaygınlaşmıştır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Yohimbin. Bu, Afrika’da yetişen yohimbin ağacının kabuklarından elde edilen bir maddedir. Afrodizyak olarak kullanılması vücuttaki kanın cinsel organlara hücum etmesini kolaylaştırmasındandır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Adamotu. Bu bitkinin kökünün de afrodizyak nitelikte olduğu öne sürülmektedir. Ortaçağda, adamotundan yapılma kemerler, iktidarsızlığı gidermesi amacıyla erkeklerin beline bağlanırdı.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">E vitamini. Bu vitamin son yıllarda bir afrodizyak olarak sunulmuşsa da insanın cinsel yaşamı üzerindeki etkisi hakkında herhangi bir bilimsel kanıt yoktur. Ancak, E vitamininin eksikliği, kısırlığa ve cinsel güçsüzlüğe yol açabilmektedir. Buna karşılık E vitamini fazlalığının cinsel isteği arttırdığı yolunda bir kanıt yoktur.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Yiyecekler. Eskiden beri çeşitli toplumlarda değişik yiyeceklerin afrodizyak etkisi olduğu düşünülür. Sığır eti, yumurta ve özellikle yumurta sarısı, soğan ve istiridye bunların başında gelir. Çoğu zaman erkek hayvanların ve özellikle boğaların erbezleri de bir afrodizyak olarak görülür. Bunlar cinsiyet hormonları içerdiği için belli bir etki yapabilirler, ama bu hormonlar büyük bir olasılıkla sindirim sırasında midede tahrip olmakta ve kana karışamamaktadır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Gergedan boynuzu. Toz haline getirilmiş gergedan boynuzu da Çinliler tarafından kullanılmış ama hiç bir etki yapmadığı saptanmış bir maddedir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Testosteron. İnsan vücudunda üretilen en önemli erkek cinsiyet hormonudur.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Erkek ve kadınlarda cinsel arzu bu hormona bağlıdır. Bu hormon kadınlara da verilebilmekte, ama çok uzun süre kullanıldığı takdirde kadında bıyık ve kalın ses gibi erkek özelliklerinin belirmesine neden olmaktadır. Testosteron, çoğu ülkelerde ancak reçeteyle satılabilmektedir.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Padişah macunu. Çok sayıda otun ve baharatın karışımından elde edilen bir macun. Belli bir enerji vermesi ve özellikle de içindeki baharatın idrar yollarını ve idrar torbasını güçlü bir biçimde uyarması nedeniyle cinsel organların da uyarılmasını sağladığı bilinmektedir. Ancak sindirim sistemine ve mideye de zararlı olan bu maddenin aşırı tüketimi, gastrit ve ülsere yol açmaktadır.</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;"><br />
</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Dikkatli olun !</span></div><div align="justify"><span class="Apple-style-span" style="color: black;">Bitkisel gıda üreticilerinin mallarının, satışa sunulmadan evvel bir sağlık kuruluşu tarafından onaylanma zorunluluğu yoktur. Tüketiciler, ürünlerin üzerinde yazanlar nedeniyle yanlış yönlendirilebilir. Bir uzmana danışmanız tavsiye edilir.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-44661117624464344882010-04-02T08:35:00.000-07:002010-04-02T08:35:04.753-07:00Erken Boşalmada Tedavi<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial; font-size: 12px; line-height: 17px;"></span><br />
<div align="justify"> Yüzyılımızın başında dünyanın en önde gelen cinsel bilimcisi olan Havelock ELLIS’in yaşamı boyunca erken boşalma sorunundan kurtulamadığını bilirsek, tedavinin ne denli anlamlı bir süreç olduğunu da görebiliriz.</div><div align="justify"><br />
Erkeklerin boşalmayı kontrol etmeleri tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekerler ama bir kez öğrendiler mi bir daha unutmazlar<br />
Sonu belirsiz ve zaman sınırlaması olmayan bir cinsel aktiviteye erkekler yönlendirilmelidir. Böylece çiftler arasındaki yakınlık en yüksek düzeye çıkar ve bu yakınlık süreklilik kazanır. Örneğin buz pateniyle dans ederken, buz pistini sınırlayan hiçbir başlangıç ve varılacak son nokta veya bir işaret yoktur. Çiftler özgürce dans ederler. Önemli olan o anı yaşamaktır. Cinsellikte de önemli olan son noktayı düşünmeden telaşsız bir şekilde şimdiye ve duygularımıza yoğunlaşmaktır. Ayrıca yoğunlaşırken bedenimizin serbestçe hareket etmesine olanak tanırsak, cinsellik doğal bir şekilde gerçekleşir. Aksi taktirde “nasıl cinsel birleşme olmalıdır” kavramını tanımlayan toplumun genelinde kabul görmüş cinsel mitlere uygun bir şekilde hareket edersek, ani bir boşalma kaçınılmaz olacaktır. Boşalma bir ateşleme mekanizmasıdır. Ateşleme başladığı zaman hiç kimse hiçbir onu durduramaz, bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapılması gereken şey, ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisinde boşalma süresini uzatmak değil, kişiyi telaşsız bir birleşmenin getireceği sonsuz yakınlık duygusuna ulaştırmak, zamansız bir şekilde cinsel birleşme becerisini ve kalıcı olarak boşalma refleksi üzerinde istemli denetim sağlamayı öğretmek esas olmalıdır. Erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olması için; düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edilmeli, aşırı heyecanlanıldığında sakinleşene kadar beklenmeli ya da yavaşlamalı ve sakinleştikten sonra yeniden cinsel aktiviteye başlanmalıdır. Bu sayede cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durma öğrenilebilir. Ama bu süreç içinde boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olunmamalıdır. Çünkü önemli olan heyecan düzeyi arttığında geri çekilmek gerektiğini anımsamaktır. Erken geri çekilmek, geç kalmış olmaktan her zaman daha iyidir. Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Bu durum üzerinde şelale bulunan bir ırmakta kayıkta kürek çeken bir kişiye benzetilebilir. Tecrübeli kayıkçı ırmağın durgun sularında kalır, şelaleye fazla yaklaşmaz. Tecrübesiz kayıkçı şelaleye fazla yaklaşırsa kayığın üzerindeki kontrolünü tamamıyla yitirebilir. Eğer kayıkçı şelaleyi aşmayı amaçlamıyorsa yani henüz boşalıp orgazm olmak istemiyorsa, deneyimleri ona, ırmağın durgun sularında kalmayı yani heyecan seviyesini kontrol etmeyi öğretecektir. Bu yöntemin, heyecan seviyesini kontrol etme yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirebilmek için cinsel aktivitenin yeterince uzatılmasına olanak tanır.</div><div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Tedavide;</span></div><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;"><div align="justify"><br />
-sebebin açığa çıkarılması,<br />
-endişelerin giderilmesi,<br />
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,<br />
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,<br />
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,<br />
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,<br />
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,<br />
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,<br />
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.</div></span>-sebebin açığa çıkarılması,<br />
-endişelerin giderilmesi,<br />
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,<br />
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,<br />
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,<br />
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,<br />
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,<br />
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,<br />
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.<div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px; text-decoration: underline;">BOŞALMAYI GECİKTİREN CİNSEL POZİSYONLARI KULLANMA</span></div><div align="justify"><br />
Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu (misyoner pozisyonu) boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Erkeğin daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı kadını kucağına aldığı veya sırt üstü yerde yattığı pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir. Ayrıca bu pozisyonlarda kadınlar daha hızlı ve rahat orgazma ulaşabilirler.</div><div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px; text-decoration: underline;">ÇİN TEKNİĞİ </span><br />
Eski çağda Çinli erkekler tarafından bulunan bir yöntemdir. Erkek boşalacağını anladığı zaman sol elin baş ve orta parmaklarıyla, testis ve anüs arasında kalan bölgeye derince bastırır. Bu arada nefesini ona kadar sayarak tutar ve verir. Bir iki kez tekrarlandığında bu yöntemle boşalma ertelenebilmektedir.</div><div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px; text-decoration: underline;">DÜŞÜNCELERİ KULLANMA </span><br />
Zamansız bir boşalmayı engellemek için o an başka şeyler düşünmeye çalışılmasıdır. Örneğin ona kadar sayın, o gün kahvaltıda ne yediğinizi düşünün ya da günlerden hangisi olduğunu hatırlamaya çalışın. Fakat şunu da eklemek doğru olur: Boşalmayı geciktirmek için düşünceleri başka konulara yöneltmek ve tamamıyla önemsiz şeylerle yormak, erkeğin cinsel gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğinden pek tavsiye edilmez. Çünkü cinsel ilişki sırasında başka şeyler düşünmek, gerektiği anda boşalmanın oluşmasını da engelleyebilir ve zamanla iktidarsızlık da ortaya çıkabilir.</div><div align="justify"><br />
Yukarıdaki yöntemler denenmesine rağmen erken boşalma eşlerin biri veya her ikisi için dayanılmaz bir cinsel sorun halini gelirse aşağıdaki tedavi seçeneklerine geçilmelidir:</div><div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px; text-decoration: underline;">CİNSEL TERAPİ </span>Cinsel terapiler; bir cinsel terapistin kontrolünde eşlerin birlikte yerine getirebileceği uygulamalardır. Bu uygulamalar eşlere tarif edilerek “ev ödevi” şeklinde yapmaları istenir. En sık olarak “sıkma tekniği” ve “dur-başla tekniği” kullanılır. Bazı vakalarda erken boşalma derinlerdeki bir ruhsal çatışmadan veya depresyondan kaynaklanıyor olabilir. Bunların açığa çıkarılması, “psikoterapi” uygulanması veya depresyonun tedavisi erken boşalmayı ortadan kaldırabilir. Cinsel terapi ile tedavinin erken boşalmada başarı oranı çok ama çok yüksektir.</div><div align="justify"><br />
Cinsel terapide danışanlara, temel hedefi, erkeği heyecanını kontrol etmeyi öğrenmeye yönlendirmek olan 12 haftada toplam 24 saatlik “cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma” eğitim programında aşağıdaki tavsiyelerde bulunulur:</div><div align="justify"><br />
-Partnerinizle birbirinize önce cinsel olmayan beden masajı yapın. Daha sonra cinsel masaj yapın.<br />
-Ön sevişme, cinsel birleşme yada kendi kendini uyarma gibi istediğiniz cinsel aktiviteyi yapmakla başlayın.<br />
-Ön sevişmeyi uzun tutun.<br />
-Cinselliğin bir başlangıcı, ortası veya sonu olduğu düşüncesinden uzak durun.<br />
-Yavaşça soluk alıp verin.<br />
-Ruhunuzu kemiren “telaş” duygusunu tamamıyla dağıtın.<br />
-Öpüşme ve sevişme gibi cinsel aktivitelerin ve hareketlerinizin yavaş olmasına çok dikkat edin.<br />
-Düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edin.<br />
-Aşırı heyecanlandığında kontrolünü yitirmemek için gerektiğinde sakinleşene kadar bekleyin ya da yavaşlayın.<br />
-Yavaşladığınızda veya durduğunuzda derin soluklar alın, gevşeyin, sakinleşene kadar bekleyin.<br />
-Rahatlayıp gevşedikten ve sakinleştikten sonra, daha fazla yavaş olmaya özen göstererek yeniden cinsel aktiviteye başlayın.<br />
-Sevişme pozisyonu, cinsel uyarım şekli, bedenlerin birbirine dokunuş şekli, sevişme deviniminin ritmi gibi uyguladığınız hareketleri değiştirin.<br />
-Bedeninizi partnerinizle uyum içinde hareket ettirmeye çalışın.<br />
-Şimdiye yoğunlaşın ve o anı duyumsayın.<br />
-Duyumsadığınız cinsel heyecanın tamamıyla kontrolünüz altında olduğuna eminseniz, hızınızı kademeli olarak yavaşça arttırın.<br />
-Eğer yeniden çok fazla heyecanlandığınızı hissederseniz, tereddüt etmeden durun. Gerektiğinde durup yeniden başlayın.<br />
-Hiç durmanızı gerektirmeyecek bir hız yakalamaya çalışın. Ama dönüşü olmayan boşalma noktasına yaklaştığınızı hissettiğiniz anda durmaktan kaçınmayın.<br />
-Cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durmayı öğrenin.<br />
-Boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olmayın. Çünkü zamanla sezgilerinizle bunu otomatik olarak yapmaya başlayacaksınız. Örneğin futbol maçında her atakta bir gol atılsa, bu durum, ne denli eğlenceli ve heyecan verici olurdu ki? Benzer bir şekilde cinsel deneyimlerimizi de kusursuz bir şekilde kontrol edebilseydik, cinsellik, var olan bütün doğallığını ve heyecanını yitirirdi. Kontrol hiçbir zaman kusursuz olmayacaktır. Unutmayın cinsel heyecanı kontrol etme becerisi bir sanattır.<br />
-Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz.<br />
-Uygulama becerisini ise; duygularınızı bastırarak, engelleyerek veya göz ardı ederek değil, tam tersine duygularınızın farkına vararak kazanacaksınız. Çünkü duygularınızı göz ardı etmek veya fethetmeye kalkışmak, insanın kendini kontrol etme yeteneğini ve özgürlüğünü yok edebilir. Aksine cinsel aktivitelerin ortaya çıkardığı güzel duyguları ve cinsel hazzı ne denli içimizde hissedersek, kendimizi o denli kontrol edebiliriz. Ne zaman yavaşlayıp ne zaman da hızlanacağımızı daha iyi anlarız.</div><div align="justify"><br />
Bununla birlikte, bir erkek, boşalmayı kontrol etmeyi yüksek bir uyarım düzeyinde öğrenmeye kalkışırsa, yaşadığı deneyimin boşalma ile yarıda kalması tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Çünkü her erkek boşalmanın olduğu kaçınılmazlık noktasında duygularını kontrol edemez.</div><div align="justify"><br />
Cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma eğitim programıyla eşler; kendilerini kontrol etme becerilerini arttırabilir, birbirlerinin cinselliklerini keşfedebilir, cinsel tepkilerini öğrenebilir, eğlenebilir, gerginliklerini hafifletebilir, cinsel yaşamlarına ayrı bir tat katabilir, birbirlerini kızdırıp şaşırtabilir, güven kazanabilir ya da aralarındaki yakınlığı ve iletişimi arttırabilirler. Ayrıca erkeklerin fiziksel ve zihinsel duyumlara duyarlılığı azalır ve boşalma refleksinin gerçekleştiği eşik düzeyi yükselir. Böylece boşalmanın gerçekleşmesi için çok daha fazla cinsel uyarıma gereksinim olur.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-23133929679450321422010-04-02T08:34:00.000-07:002010-04-02T08:34:17.140-07:00Cinsel İsteksizlik<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial; font-size: 12px; line-height: 17px;"></span><br />
<table align="center" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"> </td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td class="anasayfa_sag_kutularText" style="color: black; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 16px; padding-bottom: 5px; padding-left: 5px; padding-right: 5px; padding-top: 5px; text-decoration: none;"><span style="color: black; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;"><div align="justify"><img align="left" alt="" border="0" height="136" src="http://www.cinsel-sorunlar.com/Editor/upload/138bb0696595b338afbab333c555292a_tn.jpg" style="margin-bottom: 30px; margin-left: 30px; margin-right: 30px; margin-top: 30px;" width="144" /><br />
Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az "düşkündürler".</div></span>Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az düşkündürler".<div align="justify"><br />
Bazen bir birey hayatının belli bir döneminde diğer dönemlerine göre daha az cinsel arzu duyduğunun farkına varabilir.<br />
<br />
Cinsel arzunun anormal bir şekilde düşük olduğunun belirleyicisi, bu arzu azalmasının kişiyi rahatsız etmesi veya kişinin</div><div align="justify">eşiyle olan ilişkilerini olumsuz etkilemesidir. Bu tanımın dışında kalan "azalmış cinsel arzu" anormal kabul edilmez<br />
<br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;"><br />
<br />
Cinsel arzuyu etkileyen faktörler<br />
</span></div><div align="justify"><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Kişisel özellikler</span><br />
<br />
Bir önceki konuda belirtildiği gibi hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkendir. Bazı kadınlar diğerlerinden daha<br />
<br />
"isteksiz", bazıları ise "çok aşırı istekli" görünebilir.<br />
<br />
<br />
Bazı kadınların cinselliğe olan ilgileri yüksek olmasına rağmen cinsel ilişkiye olan ilgileri daha zayıf olabilir. Bu kadınlar cinsel ilişkiden<br />
<br />
daha çok yakın temasa ve dokunulmaya önem verirler. Mastürbasyon da kadınların sıklıkla uyguladığı bir cinsellik ifadesi olup kadının<br />
<br />
cinsel ilişkiye olan ilgisinden tümüyle bağımsız bir olaydır.<br />
;;</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><br />
<span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Yaş</span><br />
Yaşlandıkça cinsellik arzusu ve cinsel ilişki sıklığı azalmakla birlikte kadınlar tüm hayatları boyunca cinselliğe olan ilgilerini ve cinsellikten aldıkları zevki sürdürürler.<br />
<br />
<br />
Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan anatomik değişiklikler (vajinanın kısalması, daralması, duvarlarının incelmesi, elastikiyetinin azalması, dış genital bölgeler ve klitorisin duyarlılığının azalması gibi özellikler) nedeniyle vulva ve vajina daha duyarlı hale gelir. Ek olarak vajinada ve idrar yollarında daha sık enfeksiyon ortaya çıkar. Tüm bu etkenler kadında cinsel ilişki esnasında ağrı nedeni olabilirler.İlişki esnasında ağrı duyulması kadının cinsellikten "soğumasıyla" sonuçlanabilir. Düzenli olarak ilişkiye devam eden kadınlarda bu olumsuz değişikliklerin daha ender görüldüğü belirlenmiştir.<br />
<br />
<br />
<br />
Cinsellikle ilgili çalışmalarıyla tanınan Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda 20-50 yaş arasında kadın ve erkeklerin haftada<br />
ortalama 2-4 kez ilişkide bulunduklarını, 50 yaştan sonra bu sıklıkta hafif azalma olduğunu ancak hem erkek hem de kadında cinselliğe ilginin ömür boyu devam ettiğini göstermişlerdir.<br />
<br />
<br />
<br />
Gençliğinde cinsel yönden diğerlerine göre daha istekli ve aktif olan kadınların menopoz döneminde de diğerlerinden daha bariz olarak aktif oldukları da diğer bir gerçektir.<br />
<br />
<br />
Yaş asla önyargılı bir şekilde cinselliği azaltan bir etken olarak görülmemelidir. Menopoz döneminde ve hatta en ileri yaşlara kadar<br />
"kendisine bakmayı" bilen ve düzenli doktor kontrollerine giden kadın eşiyle uyumlu bir cinsel yaşamı ömür boyu sürdürebilir.<br />
<br />
</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">İlaç kullanımı</span><br />
Çok çeşitli ilaçlar (yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, sakinleştiriciler gibi) cinsel arzu ve diğer cinsel işlevler üzerinde olumsuz etkiler yapabilirler. Böyle durumlarda ilacın değiştirilmesi veya doz ayarlaması gerekebilir.<br />
<br />
;</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Hastalıklar</span><br />
<br />
Jinekolojik sorunlar (gebe kalamama, düzensiz kanama gibi) veya dahili hastalıklar (tansiyon yüksekliği, nörolojik hastalık, kanser gibi) ve diğer çok sayıda hastalık cinselliği olumsuz yönde etkileyebilir. Etkili bir şekilde tedavi edildiklerinde genellikle cinsellik eski haline geri döner.<br />
<br />
;</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Geçirilmiş ameliyatlar</span><br />
<br />
Rahimin herhangi bir nedenle ameliyatla çıkarılmış olması sonrasında geçici olarak cinsel arzuda ve diğer cinsel işlevlerde azalma<br />
<br />
olabilir. Yine rahimle beraber yumurtalıkların çıkarılmış olması östrojen hormonunun azalmasına bağlı direkt olarak veya hormon<br />
<br />
azalmasının genital dokular üzerindeki geriletici etkilerine bağlı olarak cinselliği olumsuz etkileyebilir<br />
<br />
<br />
Rahimin alınmış olmasının cinselliği kalıcı olarak olumsuz etkilediğine dair bir bilimsel veri mevcut değildir. Yumurtalıkların alınması<br />
<br />
sonrasında östrojen hormonu tedavisi yapıldığında cinselliğin etkili bir şekilde sürdürülmesi mümkün olabilmektedir.<br />
<br />
;</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Gebe Kalma Korkusu</span><br />
<br />
Genç bir kadın özellikle evlilik öncesi dönemde gebe kalma riskinin verdiği endişeyle cinselliğini uygun bir şekilde yaşayamayabilir. Etkili bir doğum kontrol yöntemi kullanmak bu endişenin ortadan kalkmasını sağlayabilir.<br />
<br />
;</div></td></tr>
<tr style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="baseline" width="42"><div><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.gebelikrehberi.com/themes/default/media/images/point0.gif" width="12" /></div></td><td style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;" valign="top" width="100%"><div align="justify"><span style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: bold; line-height: 17px;">Cinsel yolla bulaşan hastalık edinme korkusu</span><br />
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan birine yakalanma korkusu özellikle çok sayıda cinsel eşi olan veya çok sayıda cinsel eşi olan bir erkekle beraber olan bir kadında yerli bir korku olmalıdır. Bu tür hastalıkların genital sistemde ve hatta tüm vücutta yaratabilecekleri muhtemel hasarları önlemek için her kadının bu hastalıklardan korunmak için gerekli önlemleri alması önemlidir.</div><div><br />
</div></td></tr>
</tbody></table></div></span></td></tr>
</tbody></table>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-44350790775994716502010-04-02T08:32:00.001-07:002010-04-02T08:32:52.392-07:00Erken Boşalan Erkekler<li>Hızlı yemek yerler</li><br />
<br />
<br />
<li>Hızlı araba kullanırlar</li><br />
<br />
<br />
<li>Her konuda aceleci davranırlar</li><br />
<br />
<br />
<li>Çabuk sinirlenirler</li><br />
<br />
<br />
<li>Kontrolsüz davranışları vardır</li><br />
<br />
<br />
<li>Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar</li><br />
<br />
<br />
<li>Kaygılı ruh halleri vardır</li><br />
<br />
<br />
<li>Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır</li><br />
<br />
<br />
<li>Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır</li><br />
<br />
<br />
<li>Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir</li><br />
<br />
<br />
<li>A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan vb. özellikleri vardır.</li>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-91678563231688589732010-04-02T08:31:00.000-07:002010-04-02T08:31:02.807-07:00Kadınların ve erkeklerin erojen bölgeleri<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; line-height: 17px;"></span><br />
<div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Trebuchet MS';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"><b><br />
</b></span></span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;">Sevgilinizin boynunuza yumuşak bir öpücük kondurduğunu düşünün... Ya da kulağınıza aşk sözleri fısıldadığını... Hatta gece yatakta ayaklarınıza masaj yapmaya başladığını hayal edin...<br />
<br />
<br />
<br />
Her insanın fantazilerinin, cinsellikten aldığı zevkin farklı olması gibi uyarılma noktaları da birbirinden farklıdır. Kimileri yumuşak okşayışlardan, kimileri daha sert ve tutkulu davranışlardan, kimileri ise öpülmekten hoşlanır. Üstelik her insanın öpülmesini, okşanmasını istediği noktalar da farklı olabilir. Fakat sinir sisteminin herkeste aşağı yukarı aynı olduğu düşünülecek olursa, aslında küçük farklılıklar dışında vücudumuzun bazı bölgelerinin bu tür uyarılmalara son derece müsait olduğu görülür. İşte yukarıdan aşağıya doğru kadın ve erkeklerin erojen noktaları...<br />
<br />
Kulak: Kadınların büyük çoğunluğu kulağın ve kulak çevresinin erojen olduğunu söylüyor. Erekler de kadınlar da özellikle seks sırasında kulaklarına fısıldanmasından, kulaklarının öpülmesinden hatta ısırılmasından hoşlanıyor. Ayrıca yine her iki cins de partnerlerinin nefesini kulaklarında hissetmenin kendilerine çok büyük haz verdiğini belirtiyorlar. Fakat işin sırrı yumuşak davranmakta. Aksi halde karşı taraf tahrik değil rahatsız oluyor.<br />
<br />
Boyun: Sinir sistemi gelişmiş olan boyun bölgesi hem erkeklerin hem de kadınların erojen noktalarından. Bu sebeple gerek kadınlar gerekse erkekler boyunlarının öpülmesi, okşanması, yalanması ya da hafifçe ısırılmasından hoşlanıyorlar. Kadınlar boyun temasını ön sevişmenin olmazsa olmaz etaplarından biri olarak görüyor, boyunlarına yapılan temasın, hatta masajın ön sevişmenin başlangıç noktası olduğunu söylüyor. Erkekler de kadınlar gibi boyunlarına masaj yapılmasının cinsel arzuyu arttırdığı görüşünde.<br />
<br />
Ağız: Ağız için söylenebilecek pek bir şey yok aslında. Siz öpüşmekten zevk almayan kadın ya da erkek gördünüz mü? Hayır değil mi? Fakat unutulmaması gereken bir şey daha var. Erkekler dudaklar ve öpüşme konusunda kadınlara oranla biraz daha şiddetten hoşlanıyor. Kadınlar french kiss'i ya da masumane öpücükleri tercih ederken, erkekler kadının öpüşürken dudaklarını sıkıştırmasından ya da ısırmasından zevk duyuyor.<br />
<br />
Sırt: Kadınlar ense kökünden itibaren omurgaları boyunca partnerlerinin yavaşça aşağı kaymasından çok hoşlanıyor. Partnerlerinin ellerini, parmaklarını, dillerini ya da dudaklarını kullanarak küçük dokunuşlarla yukarıdan aşağıya inmesini tahrik edici buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Onlar da birlikte oldukları kadının göğüslerini, yüzünü, nefesini sırtında hissetmekten hoşlanıyor.<br />
<br />
<strong>Göğüsler</strong>: Kadınların en erojen noktalarından olan göğüsler, hem kadının tahrik olup cinsel doyuma ulaşmasına yardımcı oluyor hem de onun cinsellikten ne kadar zevk aldığını gösteriyor. Hemen her erkek göğüslerin, kadının erojen noktalarından biri olduğunu bilse de bazı yanlışlar yapabiliyor. Örneğin kadınlar göğüslerinin okşanmasından çok fazla tahrik olmuyorlar. Kadınlar, erkeğin eliyle göğüslerini okşaması yerine parmakla, dudakla, dil ya da cinsel organlarıyla göğüslerine dokunmasından zevk duyduğunu söylüyor. Erkekler bu konuda kadınlar kadar görüş birliğine varabilmiş değil. Kimi erkekler kadının göğüslerini sıkması, ısırması ya da yalamasından zevk aldığını söylerken kimileri bundan nefret ediyor. İyisi mi, siz siz olun erkeğinize bu konuda ne düşündüğünü sorun!<br />
<br />
Karın: Son derece hassas ve yumuşak bir bölge. Sevişme anında kadınlar göbek deliklerinin ellenmesinden, yalanmasından, okşanmasından tahrik olabiliyor. Erkeklere gelince... Erkekler de en az kadınlar kadar bu bölgenin kendilerini tahrik ettiğini söylüyor. Fakat erkekler bu konuda biraz daha yaratıcı. Partnerlerinin dilleri ya da dudaklarının yanı sıra saçlarının, göğüslerinin bu bölgeye temas etmesinden çok büyük haz alıyorlar. Fakat bu bölgeye dokunurken ya da okşarken, nazik davranmak gerekiyor. Aksi halde sevgilinizin canı yanabilir.<br />
<br />
<b>Popo</b>: Kadınların erojen bölgelerinden biri de kalçalarıdır. Hemen hemen her kadın, popolarının okşanmasından, öpülmesinden, yoğurulmasından, hafifçe vurulmasından ve partnerlerinin parmaklarının popo çizgisi boyunca gezinmesinden hoşlanır. Fakat daha fazlasını istiyorsanız dikkatli olmalısınız. Çünkü bazı kadınlar anüslerinin ellenmesinden zevk alırken, bazıları bunu tiksindirici buluyor. Bunu deneyerek veya konuşarak çözümleyebilirsiniz.<br />
<br />
Erkekler de popolarının okşanmasından, öpülmesinden, ısırılmasından zevk alıyor. Fakat nazik olmanız kaydıyla. Penisle anüsleri arasındaki bölge son derece duyarlı olduğundan en ufak bir darbe bile çok büyük ağrıya neden olabilir. Bazı uzmanlar kadınlarınki gibi ereklerin de G noktası olduğunu ve bunun anüsün 3-5 cm. içinde olduğunu belirtiyor. Bu varsayıma göre erkekler henüz bunu keşfetmemiş olsalar dahi, sadece bu bölgelerinin okşanmasıyla orgazm olmaları mümkün görünüyor. Fakat bazı erkekler bu konuda çok hassaslar ve böylesi dokunuşlardan nefret ediyorlar. O yüzden bu bölgelere dokunmadan önce kesinlikle onun fikrini almalısınız.<br />
<br />
Bacaklar: Ayak bileğinden başlayın ve yavaşça yukarıya çıkın. Avuç içiniz ya da parmaklarınızla dairesel hareketler yaparak baldırlarını özellikle de en erojen nokta olan baldırların iç taraflarını okşayın. Kadınların bu dokunma işlemine bayıldığını göreceksiniz. Erkekler de en az kadınlar kadar baldırlarının içinin okşanmasından tahrik oluyor.<br />
<br />
<strong>Ayak:</strong> Yine tam olarak fikir birliğine varılamayan bir nokta. Kimi kadınlar erkeklerin ayaklarını öpmesini, parmaklarını yalayıp emmesini tahrik edici bulurken kimileri bunu çok pornografik ve iğrenç buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Üstelik erkeklerin büyük çoğunluğu parmaklarının okşanmasından, öpülmesinden nefret ediyor. Partnerinizin bu konudaki tutumunu değiştirmek veya değiştirmemek size kalmış. Bu konularda fazla ısrarcı olmamakta fayda var.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-15483943343804958262010-04-02T08:29:00.000-07:002010-04-02T08:29:06.266-07:00Kadında Boşalma<span class="Apple-style-span" style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">Kadın ve erkek cinsel yanıtları arasında fizyolojik bir takım farklar söz konusudur. Cinsel uyarılma aşamasında, kadında da erkekte de cinsel organlardan renksiz bir sıvı salgılanır. Erkeklerde bu Cowper bezi salgısını takiben genellikle boşalma da olur. Kadında ise Bartolin bezlerinin bu sıvısı uyarılmayı gösterir, ıslanma (lubrikasyon) adını veririz. Cinsel yanıt sürecinde, istek ve uyarılmadan sonra orgazm aşaması gelir. Orgazm her iki cinste de, cinsel organların saniyeler süren ritmik kasılmaları ve buna eşlik eden yüksek haz halidir. Erkekte orgazm aşamasında, erkek yumurta hücrelerini de taşıyan meni boşalır. Kadında, orgazma eşlik eden herhangi bir sıvı, boşalma denebilecek bir durum söz konusu değildir. Kadınlar, cinsel uyarılma aşamasında ıslanırlar, orgazmda da bu ıslaklık sürer, ama herhangi bir sıvı akmaz.</span>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-67500265528500851922010-04-02T08:28:00.000-07:002010-04-02T08:28:14.666-07:00Adım Adım daha iyi bir seks<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-family: Arial; font-size: 12px; line-height: 17px;"></span><br />
<div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Trebuchet MS';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"><b><br />
</b></span></span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;">Tekdüze giden seks hayatınızı renklendirmek elinizde. Bunun için farklı şeyler denemelisiniz. Nasıl mı, işte size hem partnerinizi hem de sizi mutlu edecek öneriler...<br />
<br />
<br />
<br />
Beklenmeyeni yapın: İlişkinizdeki monotonluğu ortadan kaldıracak tek şey şaşırtıcı bir şeyler yapmaktır. Küçük sürprizler, şaşırtıcı dokunuşlar...<br />
<br />
Romantizmi arttırın: Sevgilinizle birlikte güzel bir gece geçirmeyi planları yaparken bazı detayları da sakın ihmal etmeyin. Yakılan birkaç mum, odaya yayılan hoş bir koku ve hafifçe çalan romantik bir müzik romantizmin doruğa ulaşmasında en büyük yardımcılarınız olacak. Böylece partnerizini baştan çıkarmanız da çok kolaylaşacak.<br />
<br />
Rahat ama seksi giyinin: Kendinizi seksi hissetmeniz için öncelikle rahat olmanız gerekli. Eğer vücudunuzun herhangi bir bölümüyle ilgili rahatsızlık duyuyorsanız uygun iç çamaşırlarıyla bu kusuru kolaylıkla saklayabilirsiniz. Güven afrodizyak gibidir ve yatak odasında ne kadar iyi görünürseniz o kadar güzel bir gece geçirirsiniz.<br />
<br />
Partnerinizin ne istediğini düşünün: Seks hayatınızda yeni bir adım atmak istiyorsanız partnerinizi memnun etmek için zaman harcayın. İlişki sırasında kulağına hoş şeyler fısıldayın.<br />
<br />
Sadece kendi isteklerinize yoğunlaşın: Onlara ne istediğinizi söyleyin. İster inanın ister inanmayın ama erkekler sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek ister. Hatta buna önem verirler. Sizi mumnun etmekten gurur duyarlar. Asıl önemli olanın ikinizin de mutlu olması gerektiğini unutmayın ve bunun için çaba sarfedin.<br />
<br />
Yeni bir yer deneyin: Mekan değişikliği yaparak seks hayatınıza biraz yenilik ve heyecan katabilirsiniz. Bir otel odası kiralayın, başka bir odayı deneyin ya da hiç akla gelmeyecek yerler seçin... Unutmayın seçeneklerin sonu yoktur.<br />
<br />
<br />
<br />
Duygularınızı saklamayın: Kendinizi ve duygularınızı açığa vurmaktan sakın korkmayın ve bu kouda mümkün olduğunca kendinizi özgür hissedin. Nasıl hissettiğinizi dile getirin ve hoşlandığınız şeyleri yapmaktan asla çekinmeyin.<br />
<br />
Konuşmadan harekete geçin: Sessizlik kimi zaman heyecanlandırıcı olabilir. Bu fikir özellikle partneriniz eve geldiği anda hiç konuşmadan onu çekip birlikte olduğunuz zaman işe yarayabilir.<br />
<br />
Buz ya da filmler işinize yarayabilir: Yeni bir şeyler denemeye ne dersiniz? İlişikiniz zaten mükemmelse yeni bir şey denemek onu daha da değerli kılacaktır. Göz bağı, filmler, buz, oyuncaklar…. Bu arada isterseniz sadece kendiniz hayal edin ya da partnerinizle paylaşın ama fantazileri de sakın yabana atmayın. Asıl önemlisi yaratıcı olmak.<br />
<br />
Her dokunuş önemlidir: Seksten aldığınız keyfi arttırmak istiyorsanız yeni pozisyonlar denemelisiniz. Bu tabii ki alıştığınız ve hoşunuza gidenleri unutmanız anlamına gelmiyor ama denemekten de korkmayın. Böylece rutinden kurtulmuş olacaksınız. Aldığınız zevki görünce emin olun siz de çok şaşıracasınız.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-6008052617820512092010-04-02T08:25:00.001-07:002010-04-02T08:25:40.489-07:00Evlilikte Cinsel Yaşam Ve İlk Cinsel İlişki<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial; font-size: 12px; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">Evlilik, kadının ve erkeğin beraber yaşamak üzere karşılıklı anlaşma ile oluşturdukları sosyal bir kurumdur. Bu kurum sevgiyi, saygıyı, cinselliği, mutluluğu ve üzüntüyü dahi paylaşmayı içerir. Evlilik kadının ve erkeğin sahip olduğu temel haklardan bir tanesidir. Evliliğin toplum tarafından kabul görmesi içinde yasalar çerçevesinde onaylanması gerekir. Gelenek ve göreneklerde evliliğin oluşmasını ve yapısını etkilemektedir.</span></span><br />
<div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">Kadının ve erkeğin sosyal yaşamdaki rolleri daha doğar doğmaz yetiştirilme tarzları ile başlar. Bu roller toplumsal ve kültürel farklara göre bazı değişikliklere uğrasalar da temelde aynı esaslardadırlar. Kadının yapısı itibarı ile daha duygusal olması kolay incinip kolay sevinmesi hormonları ile ilgili olup bu onun annelik yapabilmesi için gereklidir. Kadın adet gördüğü zaman veya gebe kaldığı zaman veya doğum yaptıktan sonra fiziksel olarak eskisine nazaran daha güçsüz düşer. Bunun sonucunda da erkek koruyucu ve kollayıcı olmak zorundadır.</span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">Kadın ve erkek ilişkisindeki en önemli şey kadını kadın ,erkeği erkek olarak kabul etmek ve karşı tarafın istek ve arzularına saygı duymaktır. Çünkü daha evvelde söylediğimiz gibi daha bebeklikten itibaren farklı yetiştirilir ve farklı hissetmeye başlarız. Bir kadının bir erkeğin nasıl düşündüğünü veya bir erkeğin bir kadının niçin farklı davrandığını anlamasına imkan yoktur.</span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">Çünkü farklı hormonlar etkisi altında olunca karşı cinsin bilemediği ve anlayamadığı duygular gelişir. Mesela kadınlar erkeklerin niçin seks isteklerini kontrol edemediklerini ve devamlı seks istediklerini (daha doğrusu duygusuzca seks yapabilmelerini)pek anlayamazlar. Kısaca açıklayacak olursak erkeklerde devamlı sperm ( meni ) üretimi vardır ve bunun depolandığı kesenin kapasitesi eğer hiç boşalma olmazsa yaklaşık dördüncü günden sonra dolar ve sanki idrar torbanız dolduğunda nasıl işeme arzusu duyuyorsanız ve bu ilerledikçe rahatsızlık yaratıyorsa, erkekte eğer boşalmadığı süre dört gün veya daha fazla olursa devamlı kontrolsüzce seks arzusu duyacak sonuçta belki de saldırganlaşacak ve hatta istenmeyen olaylarla karşılaşılacaktır. Bazen ise doğanın bir savunma sistemi olarak ilişki kuramayan veya masturbasyon yapamayan erkek uykusunda boşalacaktır. Bu gerçeği göz önüne alarak hanımlarımızın eşlerine olan yaklaşımlarına daha iyi değerlendirmelerini istiyoruz ve aralarında olabilecek bazı problemleri cinsellikten uzak durarak onları istedikleri şekilde yönlendirebileceklerini düşünürlerse en yanlış şeyi yapmış olacaklardır.</span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">Erkeklerde kadınları oldukları gibi kabul etmeli ,onların yaşam tarzlarına ve duygusallıklarına saygı göstermelidirler, çünkü bu kadının doğasının bir gereğidir ve duygusal olmayan bir kadın ne erkeğini mutlu edebilir ne de iyi bir anne olabilir.</span></div><div style="color: #004040; font-family: Arial; font-size: 12px; font-weight: normal; line-height: 17px;"><span style="color: #35001b; font-size: medium;">O zaman karşılıklı sevgi ve saygı ,birbirinin isteklerini anlama ve destekleme evliliğin temel şartlarındadır. Farklı iki cinsin arasındaki diğer insanlardan farklı olan iletişim cinselliktir ve özel olmalıdır.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-15184453743849744192010-04-02T08:05:00.000-07:002010-04-02T08:05:28.340-07:00Erken boşalma<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><br />
</div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Erken boşalma Kırk-kırk beş yaş altındaki erkeklerin en çok şikayetçi oldukları cinsel sorunu erken boşalmadır. Erkek cinsel sorunları içinde birinci sırada gelmektedir. Erken boşalma olayı, erkeğin ve eşinin boşalmayı arzuladığı andan daha önce boşalmasıdır. Aslında erken boşalma, bir bozukluk, bir patoloji olmaktan çok fizyolojik olayların göreceli olarak beklenenden daha hızlı seyretmesi ile olmaktadır. Bazı erkekler cinsel yaşamlarının ilk başlangıcında daha erken boşalırken gittikçe boşalmayı kontrol ettiklerini ve daha geç boşalmaya başladıklarını, ancak aniden erken boşalmanın bir sorun olarak karşılarına çıktığını belirtmektedir. Bir kısmı ise başlangıçtan beri hep çabuk boşalmaktan şikayet etmektedir. Sonuçta boşalma zamanı objektif zaman ölçüsü ile belirlenmekten çok, hastaların algılayış, yada kabulleniş biçimi ile ilgilidir.<br />
<br />
Bir genelleme yapmak gerekirse, 30 yaş altındaki erkeklerde cinsel ilişki esnasında vajinaya duhul gerçekleştikten sonra 1-3 dakika içinde boşalma olması beklenen bir durumdur. Erkeğin boşalmasını hızlandıracak çeşitli etmenler söz konusudur. Ne kadar genç olursa, o derecede erken boşalması beklenir. Yine heyecan düzeyine bağlı olarak ve bununla ilişkili bir şekilde eşinin daha istekli, uyarıcı olması ve heyecan uyandırması ile boşalma süresi kısalır. Önceki boşalmadan sonra aradan geçen süre uzunsa, erkeğin boşalmasını kontrol etmesi zorlaşır ve daha çabuk orgazma ulaşır. Birleşme esnasındaki gidip gelmeler hızlandıkça boşalma ihtimali de artar. Kaygılı, sinirli ruh hali erken boşalma nedenleri arasındadır.<br />
<br />
Sonuçta yeni evlenmiş, uzun süredir veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış, genç, cinsel heyecanı yüksek, istekli bir adam, biraz heyecanlı, biraz tedirgin bir şekilde hızlı bir cinsel birleşmeye meylederse erken boşalma riski altındadır. Evliliklerin çoğunda böyle anlar olması hiç de şaşırtıcı olmamalıdır.<br />
<br />
Peki karşılıklı memnuniyet içinde bir cinsel hayat sürdürürken birden ortaya çıkan erken boşalma sorunu neden oluyor? Cinsel ilişkide rol alan tüm fizyolojik olayların zihinsel fonksiyonların ve duyguların kontrolü altında olduğunu unutmamak gerekir. İnsan cinsel işlevi yerine getiren bir robot değildir ki, programlandığı şekilde devam etsin. Her şey normal seyrinde giderken bir akşam eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde geldiğinizi düşünün. Eşinizle cinsel ilişki içine girdiğiniz zaman dahi bir yığın sorun zihninizi kurcalamaya devam ediyor. Kısa süren bir sevişme erken boşalma ile sonlanıyor. Daha sonraki gecelerden birinde eşinizle tekrar yatağa girdiğinizde aynı stresi yaşamıyorsunuz, ama bu sefer acaba yine başarısız mı olacağım, boşalmamı kontrol edebilecek miyim? gibi sorular aklınıza geliyor. Bu kaygı sizin öncekinden daha erken boşalmanıza yol açacaktır. Böylece bir kısır döngü içine girersiniz; başarısızlık korkusunu takip eden performans anksiyetesi ve onun sonucunda yine başarısızlık olan bir kısır daire.<br />
<br />
<b>Erken Boşalmanın Tedavisi </b><br />
<br />
Boşalmayı geciktirmek amacı ile çeşitli ilaçlar denenmiştir. Lokal uyuşturucu kremler veya spreyler bunların başında gelmektedir. Ancak sadece penisin üzerindeki sinir uçlarını uyuşturmak fazla yarar sağlamaz. Sertleşme ve boşalma tüm otonom sinir sistemini ilgilendirmektedir. Esas büyük cinsel organın iki bacak arasında değil, iki kulak arasında olduğunu söyleyenlerin iddiasını hafife almamak gerekir. Ayrıca bu tür ilaçlar, lokal uyuşturucu etkisi ile boşalmayı geciktirmekten çok penisin duyarlığını azalttığı için, temastan duyulan cinsel zevki azaltmaktadır. Bu lokal uyuşturucu maddeler cinsel birleşme esnasında vajen duvarından emilerek bu dokuların hassasiyetini azalttıklarından, kadının orgazm olmasında gecikmeye yol açmakta ve sorunu adeta pekiştirmektedir. Bu yüzden bu tür sprey ve kremler tıbbi pratikte terk edilmiştir.<br />
<br />
Son zamanlarda depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yan etki olarak boşalmayı geciktirdiği fark edilmiş ve bu ilaçlar tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlardan hastalar yarar görmektedir. Ancak boşalma kontrolünde sırf ilaca dayalı bir tedavi yararlı olsa da, ömür boyu ilaç kullanmanın zorluğu nedeniyle cazip görülmemektedir. Aslında boşalmayı kontrol edebilme bir öğrenme sorunudur. Hastanın bu öğrenimine yardımcı olmak amacıyla ilaçla tedavi edilmesi, veya daha doğru bir ifade ile, tedaviye ilaç eklenmesi doğru bir yaklaşımdır. Ancak esas olan, erkeğin kendini ve eşini memnun edecek şekilde boşalmasını kontrol edebilmeyi öğrenmesidir.<br />
<br />
Prezervatif kullanılmasının boşalmayı geciktirmede yararlı olduğunu ifade edenler vardır. Doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmıyorsa, sırf boşalma kontrolü için prezervatif kullanılması çok cazip değildir.<br />
<br />
Her erkeğin aynı duyarlıkta olmadığı, aynı cinsel tepkiyi vermediği bir gerçektir. Yukarıda belirtildiği gibi, fazla cinsel heyecan duyan ve psikolojik anksiyete içindeki erkekler daha erken boşalır. Öyleyse, boşalmayı kontrol etmek öğrenimi içinde öncelikle cinsel heyecanı yatıştırma ve sakinleşmek gelir. Hem zihnen hem bedenen gevşemek, sakinleşmek önemli oranda yardımcıdır. Sık cinsel birleşmede bulunmak boşalma aralarını ve dolayısı ile duyarlılığı azaltacaktır.<br />
<br />
Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı bir pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir.<br />
<br />
Tedavi için önerilen en basit yöntem, sevişme esnasında erkeğin boşalma anına yaklaştığını hissettiği zaman, penisin ucunu iki parmağı arasında sıkarak vücuttaki cinsel heyecanın azalmasını bir süre beklemesi ve yeteri kadar gevşedikten sonra tekrar sevişmeye başlamasıdır. Bu yöntem uygulanırken bekleme anında derin derin nefes alınmasının da yararı olmaktadır. Ayrıca seks terapistleri tarafından bu tür şikayeti olan çiftlere bir takım öğrenme egzersizleri yaptırılmaktadır.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-1230077320299039182010-04-02T08:04:00.000-07:002010-04-02T08:04:21.344-07:00Boşalma bozuklukları<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><b>Erken boşalma:</b> Erkeğin cinsel birleşme sırasında heyecanın doruk noktası olan orgazm evresine eşinden önce ulaşarak boşalması durumudur. Birleşme başlamadan da boşalma görülebilir. Ama daha sık olarak birleşme sırasındaki ilk hareketlerden sonra gerçekleşir ve hasta "kendini tutamadığını" söyler.<br />
<br />
<b>Geç boşalma:</b> Birleşme sırasında orgazma ulaşamama durumudur. Birleşmenin uzatılmasına karşın gerçekleşmeyen boşalma ancak bu ilişki sırasında ya da sonra yapılan mastürbasyonla sağlanır. Bu hastalarda uyku sırasında gece boşalmaları da görülür.<br />
<br />
<b>İçe boşalma:</b> Boşalma idrar kesesine yönelmiştir. Bu durum tümör alınması ve özellikle prostat ameliyatından sonra idrar kesesi boynunun çıkarılması gibi bazı cerrahi girişimler ya da şeker hastalığı gibi sinir sisteminde bozukluğa yol açan bazı hastalıklar nedeniyle görülür.<br />
<br />
<b>Spermasız boşalma:</b> Orgazm gerçekleşir, ama az miktarda siyek (üretra) salgısı dışında boşalma olmaz. Hasta dölyoluna boşaldığını sanarak bu bozukluğu spermiyogram alınana değin fark etmeyebilir.<br />
<br />
<b>Sertleşmeden boşalma:</b> Birleşme başlamadan erken boşalmanın bir biçimi olabilir. Daha çok sertleşme bozukluğu olan erkeğin kamışına eşinin ağız, el, hatta dölyolunu kullanarak uygulamak zorunda kaldığı hareketlerle bağlantılı olabilse bile genellikle bu boşalma biçimine gerçek bir orgazm eşlik etmez.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-82465921537243906472010-04-02T08:02:00.001-07:002010-04-02T08:02:48.951-07:00Erkekte orgazm<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Erkekte cinsel anlamdaki sertleşme olgusu, penisin normal durumundan çıkarak, cinsel birleşmeye hazır duruma gelmesidir. Uyarılmadığında, bacak arasındaki kuytu yerine çekilmiş, ufalmıştır. Erbezleriyle birlikte bulunduğu yerde iyi korunmuş olup, vücutla birlikte rahatça hareket edebilir. Ancak bu yumuşak durumunda penisin dölyoluna girmesi olanaksızdır. Çünkü hem boyu girmek için kısadır, hem de sert olmadığından dölyolu dudaklarını ve duvarlarını aralayamaz. Erkekteki sertleşme evresi kadındaki uyarılma evresine denk düşer. Cinsel ve fiziksel uyarılma ile birlikte penise giden kan miktarı artar. Penisin üç ayrı bölgesinde süngeri andıran bir doku bulunur. Bu bölgelerde zaten var olan kan, yenisinin pompalanmasıyla iyice çoğalır ve süngersi dokunun delikleri kanla dolup şişerek normal büyüklüklerinin iki katından fazla irileşirler. Artan kan miktarı, bizzat penisin sertleşmesine yol açar. Penisin pembe renkli başı da büyümüştür. Kan miktarının artmasıyla penisdeki bazı damarlar kasıldığından kanın penisten çıkıp vücuda geri gitmesi iyice güçleşir. Artık sertleşme tam olarak gerçekleşmiştir. Bundan sonra eşler penisin dölyoluna girebileceği bir duruş seçeceklerdir. Penis, vücutlar arasında kalabilecek mesafeyi kapatacak kadar uzamıştır. Cinsel birleşmenin başlamasıyla birlikte penis dölyolunun dış ve iç dudaklarını ayırıp dölyolu ağzındaki kasları iter. Vulvaya sertleşmiş penisin girmesi olgusuna "entromisyon" denir. Daha büyük penislerin, daha büyük doyum ve zevk verdiği yolundaki düşünce tamamen asılsızdır. Belki görsel olarak penis büyüklüğü bazı kadınların beğenisini etkileyebilir. Ama cinsel olarak dölyoluna girmiş bir penisin kaç santimetre olduğunu ayırt edebilecek kadın sayısı ; çok azdır. Kaldı ki penisler arasındaki büyüklük farkı sertleştiklerinde iyice azalır. Cinsel coşkunun en üst noktası olan orgazmda erkek, çoğunlukla ani biçimde penisinden meni akıtır. Buna boşalma denir. Cinsel birleşmeden önceki gün ve saatlerde erbezlerinde üretilen sperm, bir takım borulardan geçerek özel sperm keseciklerinde depolanır. Kesecik duvarların ürettiği fazla sıvının sperme katılmasıyla meni oluşur. Cinsel oyun sırasında, genel cinsel uyarılma ile birlikte temasla uyarılması vücutta bazı yeni süreçlere yol açar. Keseciklerdeki meni, penisi baştan başa kateden idrar yolunun en iç ucuna doğru itilmektedir. Bu nedenle idrar yolu duvarları normalin 2-3 katı şişerler; bu durumun duvarlarda yol açtığı gerilme, önemli bir zevk kaynağıdır. Deneyli bir erkek bu evre boyunca kesinlikle kontrolünü kaybetmez, doruğa yaklaşır ama bu zevkli aşamayı uzatmak için duyumlarını bastırarak erteler. Ancak sonunda geriye dönüşü olmayan bir noktaya gelinir ve işe artık refleksler el koyar, yani iradenin kontrolü ortadan kalkar, olay otomatikleşir. Reflekslerin hakim olmasıyla başlayan süreç programlanmıştır, erkek bunu kesemez. Aniden penisin dip tarafındaki kas yapısının tümünde bir kasılma dalgası gelişir. Fiziksel ve duygusal coşku son safhadadır. Cinsellik üzerine yoğunlaşma giderek artar, penis dölyolundan içeri ve yukarıya doğru itilip çekilerek kıvrakça hareket ettirilir. Artık soluksuz bir acele vardır. Yine tamamen refleks sonucu idrar yolunun etrafındaki kaslar ard arda 6 -7 kez kasılırlar. Bu haz veren spazmlar, idrar yolundaki meniyi beyaz damlalar veya ufak bir akıntı halinde dışarı fışkırtır. İşte bu karışık haz duyumları, yükselip taşan sıcak meni, iç kasların sık sık kasılması ve her şeyi kaplayan yoğun bir coşku duygusu, meni boşalmasıyla tamamlanan orgazmı oluştururlar.<br />
<br />
Boşalma için gereken süre çok farklı olabilir. Kontrolün zayıf olduğu bir durumda, 30 saniye içinde bile gerçekleşebilen boşalma olgusu, hünere veya coşku düzeyinin düşüklüğüne bağlı olarak örneğin 30 dakika ertelenebilir de. Kuramsal olarak boşalmanın istendiği kadar ertelenebileceği düşünülse bile, gerçekte, penisin acısı ve hafifçe şişen erbezlerinin verdiği rahatsızlık cinsellik seansını genellikle bir saate sınırlar. Akıtılan meni miktarı 2 ile 6 mililitre arasındadır. Bunu izleyen boşalmalarda miktar çok daha az olur. Boşalma sonunda penis yavaş yavaş sertliğini kaybederek eski yumuşak haline döner.<br />
<br />
Bir erkek, ne sıklıkta yeni bir orgazma ulaşabilmelidir sorusu geçersiz bir sorudur; çünkü bireyden bireye cevap farklı olacaktır. Ayrıca bir erkeğin arka arkaya orgazma gelme yeteneği, yaşı arttıkça düşme eğilimi gösterir. 1920'lerde ölen Amerikalı gazeteci yazar Frank Harris'in bu konudaki şakacı sözleri gerçeği çok iyi yansıtmaktadır. Harris, çocukken babasının ona önce basit bir tüfek verdiğini söyler. Sonra bir çiftesi olur. Yetişkin bir adam olduğundaysa, bir makineli tüfek kullanır. Oysa cinsel yetenek açısından durumunun bunun tam tersi olduğunu söyler. Harris, delikanlıyken makineli tüfek gibidir. Ama yıllar içinde bir tek atımlık tüfek olmuştur. Biraz garip bir dille anlatılmış olmakla birlikte Frank Harris'in söyledikleri gerçeği yansıtmaktadır. Dr. Alfred Kinsey, "Sexual Behaviour in the Human Male" adlı raporunda 15 yaşındaki erkeklerin % 20 kadarının arka arkaya orgazma geldiklerini, bu oranın 25 yaştakiler için % l0'dan daha az olduğunu, 40 yaşındakiler için % 5'in de altına düştüğünü bildirmektedir. Yine Kinsey'in raporuna göre; ortalama bir erkeğin bir hafta içinde ulaştığı orgazm sayısı 2,5 dolayındadır. Bu sayı, bireyden bireye değiştiği gibi, doğal olarak yaşları genç olan erkekler için daha yüksektir. Yetişkin erkeklerin ancak % 8'i, haftanın her gecesi sevişme eğilimindedir; oysa tüm erkeklerin % 15 kadarı iki haftada bir kez orgazma ulaşmaktadır.<br />
<br />
<b>Erkek Orgazmı Farklı Mıdır ?</b><br />
<br />
Masters ve Johnson'un kadınlarda birkaç farklı orgazm kalıbı bulunduğu, buna karşılık erkeklerde yalnızca tek tip orgazm görüldüğü yolundaki tezi genellikle kabul görmüştür. Ancak bugün, bunun geçerli olmadığı yolundaki görüşler vardır. Bazen boşalmadan önceki coşkulanma o kadar yoğun olabilir ki, adeta uzunca bir orgazm gibidir; bu durumda bizzat boşalma, sürece herhangi bir şey eklemediği gibi artık doruğu değil, doruktan inişi oluşturur. Bundan başka erkeklerde de kadınlarda olduğu gibi çoklu orgazma rastlandığı iddia edilmektedir. Erkek, arka arkaya ılımlı orgazmları andıran doruk noktaları yaşamakta ve ancak bunların sonuncusunda boşalmaktadır. Erkekler için geçerli olduğu öne sürülen bir başka orgazm kalıbı da, boşalımın bitmesinden sonra bile kesilmeyen sürekli havsala kasılmalarıdır. Bu kasılmalarla birlikte duyulan yoğun haz, bazen boşalma sırasında duyulan haza eşit kıvamda olabilmektedir.<br />
<br />
Sık sık eşanlamlı olarak kullandıkları halde, boşalma ve orgazmın iki ayrı olgu olarak ele alınmasının yararlı olduğu kabul edilir. Boşalma, meninin penisten fışkırmasını içeren fiziksel sürecin adıdır. Oysa orgazm, insanın hissettiğidir. Genellikle ikisi birlikte gerçekleşir, yani insan bir yandan boşalırken bir yandan da müthiş yoğun bir hazza kapılır. Ancak bunlardan herhangi biri, diğeri olmaksızın da gerçekleşebilir. Bir erkek boşalmadan da orgazmlar yaşayabilir. Bazı erkekler kendilerini buna alıştırmışlar ve kadınlarda olduğu gibi çoklu orgazmlar yaşayabilmektedirler. Bazıları ise boşalmadan çok önce, çok yüksek duygusal doruklara ulaşabildiklerini bildirmişlerdir. Bu kişiler orgazmın ancak kasılmalarla gerçekleştiği şeklinde alışılagelmiş tanımı aşabilseler, bu duygusal dorukları da orgazm olarak niteleyeceklerini söylemişlerdir. Erkeğin boşaldığı, yani meni fışkırttığı, ama duygu düzeyinde pek bir hareket olmadığı durumlara daha çok rastlanmaktadır. Eğer bir insanın başına bu olay pek sık gelmiyorsa, bir sorun yok demektir. Ancak orgazmlarını güçlendirmek için uzmanlara başvuran erkeklerin sayısı çok az değildir. Doyum duygusunu arttırabilecek en temel adım, yaşanan cinsel ilişkiye tam anlamıyla katılmaktır. Pek çok insan, yaptığı işin beğenilip beğenilmeyeceğini ya da eşinin tatmin olup olmadığını düşünmekten kendi duyumlarına dikkatini veremez. Oysa bu yapıldığı takdirde alınacak haz kesinlikle artacaktır. Sevişme sırasında erkeklerin kendilerine uyguladıkları kontrolün biraz gevşemesi de doyum duygusunu güçlendirici bir etki yapabilir. Hareket, soluma ve seslerini kısıtlayarak, pek çok erkek orgazmdan alacakları hazzı da sınırlamaktadır. Kasılarak, boşalma işlemini gerçekleştiren adaleleri güçlendirmek de orgazm sırasındaki duyumları daha yoğun olarak algılamaya yardımcı olabilir. Aslında Dr. Kegel tarafından kadınlar için geliştirilmiş olan bazı hareketlerin erkekler için de uygulanması mümkündür; bu şekilde kaslar güçleneceği gibi penis civarındaki kan dolaşımı da düzenlenecektir. Sertleşmenin, artan kan akımı ile gerçekleştiği düşünülürse, bu hareketlerin sağlayabileceği yarar da daha kolay anlaşılabilir.<br />
<br />
Erkekler de farklı orgazmlar yaşayabilirler. Bazı orgazm türleri ancak "nöbete kapılma" olarak tasvir edilebilir. Ama orgazmın, haz duyumuna verilen yoğun bir tepki olduğu düşünülürse, bunda yadırganacak bir yan olmadığı hemen ortaya çıkar. Dr.Kinsey'e göre erkeklerin % 20'sinin ılımlı bir orgazmı olmaktadır; penisteki nabız atışı anormal güçlü değildir ve fışkırma yerine damlama söz konusudur. Erkeklerin % 45'i orgazmda kaskatı kesilir, bir ya da iki ayağında birden, ağzında, kollarında veya vücudunun başka noktalarında seyirme görülür.<br />
<br />
Erkeklerin % 17 kadarının bacak kasları düğümlenir, ani seyirmeler, göz dalmaları ve penisin şiddetle sıçraması gözlemlenir. Yüzde 5 kadarı adeta "çılgınlaşır", konuşmak ve gülmek de dahil olmak üzere değişik tepkiler verir, geri kalan yüzde ise, "aşırı titreme, çökme, beniz atması ve bazen bayılma" gibi tepkiler gösterirler. Bazıları boşalmadan sonra hareket devam edecek olursa müthiş acı çeker ve bağırabilirler.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-42620694957484528502010-04-02T08:01:00.002-07:002010-04-02T08:01:54.079-07:00Testisler ve sperm<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Testisler (yumurtalıklar veya erbezleri), erkeğin bir cinsel organı olup, meni (sperm-ersuyu) ve seks hormonu üremesini sağlarlar. Penisin altında skrotum denilen bir torba içindedirler. Testisler daha bebek anne karnında iken bebeğin karnında oluşur ve doğumdan öncede normal olarak torbaya inerler. Testisler çift olarak bulunurlar. Çift olmasının amacı eğer bir tanesine bir şey olur ve çalışamaz hale gelirse diğeri ile kişinin üreme ve hormonal faaliyetinin devam etmesi içindir. Yumurta şeklinde ve hafifçe basıktırlar. Büyüklükleri kişiden kişiye değişmekle beraber, her biri ortalama 20-30 gr ağırlığında, 4-5 cm uzunluğunda ve 2-2,5 cm kalınlıktadırlar. İkisi de yaklaşık aynı büyüklüğe sahiptir ama sol taraftaki biraz daha aşağıdadır.</div><table border="0" cellpadding="3" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Üreme kanallarından boşaltılan meniyi üretirler</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Direk olarak kan damarlarına gönderilen hormonları üretirler.</span></div></td></tr>
</tbody></table><br />
<div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Testisler neden torba içinde ve vücut dışındadır?</b> Torbanın amacı hem testisleri darbelerden korumak ve de esas olarak vücut ısısından daha düşük ısıda tutmaktır. Bildiğimiz gibi vücut ısımız ortalama 36.6<span lang="en">°</span> C olup, testislerin sağlıklı sperm üretebilmesi için bu ısıdan yaklaşık 2-2.2<span lang="en">°</span> C daha düşük ısıda çalışmaları gerekir.<br />
<br />
<b>Testisin tek olması kısırlık veya hormonal eksiklik yapar mı?</b></span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Hayır bir tane olması bile yeterlidir.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-72023466493166458662010-04-02T08:01:00.000-07:002010-04-02T08:01:13.519-07:00Penis ağrısı - şişmesi Şikayeti<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 11px; font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial; font-size: medium;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 14px;"><b><br />
</b></span></span></span></span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><br />
Penisiniz ağrıyor veya şişti.<br />
<br />
<b>Nedenleri</b></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Parafimoz :</b> Sünnet derisi kendi kendine penisin arka tarafına doğru öne gelmeyecek şekilde büzüldü ve çok şişti. Bu durum antibiyotikle veya tam ya da kısmi sünnetle tedavi edilebilir.</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Balanit :</b> Penisinizin ucu iltihaplandı ve tahriş oldu. Buna mantar veya bakteri enfeksiyonu veya kimyasal tahriş (giysilerde kalan kuru temizleme maddeleri) neden olur. Çoğunlukla sünnet olmamış veya şeker hastası erkeklerde meydana gelir. Antibiyotik almanız, hayalarınız temizlemeniz ve ağrı giderici merhem kullanmanız gerekebilir.</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Priapizm :</b> Hiçbir neden yokken, cinsel arzu veya faaliyette bulunmadan ereksiyon oluyor. Buna genellikle penisi sertleştiren kanın ani ve çoğu kez bilinmeyen bir nedenle boşalmaması yol açabilir.<br />
<br />
Bazen bir hastalık ya da omurilik sinirlerinin yaralanması, bezlerdeki bir durum veya ilaçtan kaynaklanabilir. Gerektiği gibi tedavi edilmezse, ereksiyon bir daha mümkün olmaz.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Kanser :</b> Sünnet olmamışsanız fark edemeyeceğiniz küçük, sivilceye benzer bir şey oluştu ve artık kanıyor veya akıntı yapıyor. İdrar yapmak ağrılı hale gelmiş olabilir ve kasıklarınızda yumrular oluştu. Penis kanseri çok ender görülür, çoğunlukla erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir.</span></div></td></tr>
</tbody></table><br />
<div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Kendiniz Ne Yapabilirsiniz? </b><br />
<br />
Penis ağrısı çoğunlukla kendi kendine tedavi edilemez. Örneğin ağrıyan veya şişen sünnet derisini zorla öne götürmek veya tahriş olmuşsa altını temizlemek tavsiye edilmez.<br />
<br />
Eğer cinsel ilişki sırasında ve sonrasında ağrı varsa, bu eşinizin vajinasının kuruluğundan kaynaklanabilir.<br />
<br />
Penisinizin ucunda cinsel ilişkiden sonra yara oluşuyor ve siz lateks prezervatif kullanıyorsanız, lateks olmayan bir prezervatif veya başka korunma yöntemini deneyin. Ağrı geçiyorsa, muhtemelen latekse karşı alerjiniz var demektir. Lateks olmayan prezervatifler HIV virüsü de içinde olmak üzere cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklara karşı koruyucu değildir.<br />
<br />
<b>Önleme </b><br />
<br />
Önemsiz tahriş ve iltihaplar çoğu kez temizlikle, özellikle sünnet olmadınızsa, cinsel ilişkiden sonraki temizlikle önlenebilir. Sabun ve suyla yıkamaktan başka özel bir şey yapılması gerekmez.<br />
<br />
<b>Öteki Nedenler</b></span></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Cinsel yolla bulaşan bir hastalık</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Alerji</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Spor yaralanması</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Giysi sürtünmesi</span></div></td></tr>
</tbody></table>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-67920534392122603572010-04-02T08:00:00.001-07:002010-04-02T08:00:09.277-07:00Penis eğriliği<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">İnsan vücudundaki eş organların (eller, gözler, testisler gibi) hiç biri birbirinin aynısı değildir, arada mutlaka bazı farklar vardır.<br />
<br />
Tüm insanlarında yapıları ve organları hem dış görünüş olarak hem de işlevleri sırasında farklılıklar gösterirler. Bu farklılık bazen çok çok az , bazen ise çok fazla olabilir.<br />
<br />
Penis bildiğimiz gibi bir erkek cinsel organı olup spermleri (meni - ersuyu) kadın vajeninin derinlerine bırakma görevi vardır ve bu görev sırasındada kişiye haz (zevk) vermektedir.<br />
<br />
Penislerde hem boy olarak hem de şekil olarak bir birinden farklı olmaktadır.<br />
<br />
Hiç bir penis şekil olarak cetvelle çizilmiş gibi doğru değildir veya düzgün sınırlara sahip değildir. Bu farklar kişiden kişiye göre değişmekte, kiminde çok az bir sağa veya sola eğrilik olurken bazılarında bu daha fazladır. Bazı penislerde ise hem sağa -sola eğrilikle beraber aşağıya da doğru eğrilik olabilir.<br />
<br />
<b>Bunun sınırı nedir ? Ne kadar eğrilik normaldir, ne kadarı bir anormallik veya sakatlık olarak görülmelidir?</b></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Bunun kesin sınırı şudur; eğer bu eğrilik sizin cinsel ilişki kurmanızı engelliyor, ilişki sırasında size veya partnerinize acı veriyorsa bu düzeltilmesi gereken bir sorundur.</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Bir de eğer kişi ciddi anlamda penisinin eğriliğinden estetik açıdan, yani görüntüsünden rahatsız oluyor ve bu yüzden soyunmaktan kaçınıyor veya ilişkiye giremiyorsa bu da düzeltilmesi gereken bir sorun sayılır.</span></div></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Penis eğriliği düzeltilir mi?<br />
</b>Evet, her şey yapılabildiği gibi (bu gün yeniden el, parmak veya penisin yapılabildiği bir bilgi ve teknolojiye sahibiz) penis eğriliği de düzeltilebilmektedir.<br />
<br />
Eğer sizde de penis eğriliği gibi bir şüphe veya sıkıntı varsa çekinmeden ve mutlaka muayeneye gidiniz. Bu şüphe , sıkıntı, veya utanma duygusu ile geçirdiğiniz her süre sizi üzecek ve cinsel hayatınızı olumsuz etkileyecektir. Hekiminiz sizi aydınlatacak ,eğer gerekli ise cerrahi bir müdahale önerecek ve yapacak veya eğer bir sorun yoksa sizin rahatlamanızı ,kendinize güveninizin gelmesini sağlayacaktır.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-80196909046988413412010-04-02T07:58:00.001-07:002010-04-02T07:58:36.505-07:00Penis büyüklüğü<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Penis Latincede kuyruk anlamına gelmektedir. Penis içinde uzunlamasına süngerimsi dokular içeren ve içinde idrar ve meninin(sperm-ersuyu) geçtiği kanalı içeren bir erkeklik organıdır. Cinsel heyecan ile beyin bu organın içindeki süngerimsi dokulara kan pompalar ve penis sertleşerek birleşmeye hazır hale gelir. Penis sertleşme halindeyken boyuna ve enine büyür.<br />
<br />
Ergenliğe ulaşmış bir erkeğin penisinin ortalama uzunluğu gevşek halde 5 ile 9 cm arasında, sertleşme halindeyken ortalama 16 cm boyunda olur. Bununla birlikte penisin büyüklüğü kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yaygın olarak bilinenlerin tersine penisin büyüklüğü, deri rengi ile ilgili değildir, yani kısa boylu birinin penisi uzun boylu birininkinden daha büyük veya bir zencininki bir beyazdan daha küçük olabilir. Penis boyu ortalama 16 cm olmakla beraber 11-18 cm arası penisler normal boyutlardadır.<br />
<br />
Ayrıca penisin normal durumu ile sertleşme durumu arasında büyük farklar olabilir. Yani sönükken çok iri gözüken bir penis sertleştiğinde daha büyük bir hal almayabilir.<br />
<br />
Bütün erkekler penislerinin büyüklüğü ile yakından ilgilidirler. Bu bir erkeklik gücü daha doğrusu bir güç sembolü haline gelmiştir. Erkekler cinsel organlarıyla gurur duyar övünürler. Erkeğin cinsel organına verilen güç soyunmayla beraber korkunç bir yarışa girer. Boyut, gücü simgeleyen bu organın yegane güvencesidir. Gören kadının kıyaslama imkanına kavuşması cinsel organı iri boyutlarda olmayan bir erkek için sonun başlangıcıdır. Erkekler arasında da penis boyutunda odaklanan rekabetin bir trajediye dönüşmesi cinsel kimliğin yalnızca bu organa indirgenmesinden kaynaklanır.<br />
<br />
Ama peniste veya sexte önemli olan penisin boyu değil, işlevidir. Yani, sizin penisinizle yapabildikleriniz bunu da duygularınızla birleştirmeniz en önemli olanıdır. İri bir penise sahip olacağınıza (ki 18 cm üstü penisler genelde ilişki sırasında kadına zevk yerine acı vermektedir) sertliğini uzun süre tutabilen daha küçük bir penise sahip olmak daha avantajlıdır. Her ikisi de bir arada olursa hiçbir zararı yoktur.<br />
<br />
Tabi ki ebat olarak normalin altındaki penislerde hem cinsel ilişki sırasında sorun yaratabilecek hem de psikolojik yönden erkekte sorun yaratacaktır. Normalin altındaki penislere ne yapılabilir; bugün yeni ameliyat teknikleri sayesinde penis boyları uzatılabilmekte, ince penisler çeşitli yöntemlerle kalınlaştırılabilmektedir. Çok başarılı sonuçların yanı sıra pek sonuç alınamayan ameliyatlarda olmaktadır. Bu hastadan hastaya göre değişmektedir. Ülkemizde de bu tip ameliyatlar yapılmaktadır. Ama bu tip ameliyatların her isteyene yapılamayacağı sadece ve sadece çok gerekli vakalara yapılması gerektiğini bildirmek isterim.<br />
<br />
<b>Bu arada en çok sorulan sorulardan olan piyasada satılan penis büyüttüğü iddia edilen vakum pompaları veya şu ve bu gibi metotlar gerçek dışıdır, kandırmacadır, hiç bir faydaları yoktur. Bu penis büyüttüğü ileri sürülen vakum pompaları büyütmek bir yana penis sertleştiğinde içindeki kanı tutan kapakçıklara ters basınç yolu ile zarar vermekte ve sertleşme problemleri yaratmaktadır. Bu yüzden kullanılması zararlıdır.</b> Normal standartlardaki boylar için penis boyunuz ne ise odur, yapabileceğiniz tek şey performansınızı geliştirmek veya boşalma sürenizi uzatmaya çalışmaktır.<br />
<br />
Penis boyutu ile ilgili konuyu özetlemek istersek bir Türkçe deyimimiz olacaktır: '' ne uzunu , ne kalını en makbul olanı içinde en çok kalanı ''</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-6305342409456790582010-04-02T07:57:00.000-07:002010-04-02T07:57:04.308-07:00Erkeğin cinsel yapısı - işlevi<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><img align="left" alt="vazektomi erkek organı yapısı" height="154" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/vazektomi.jpg" width="187" />Dıştan bakıldığında, erkek cinsel organları; penis ve er bezlerinden (testisler) ibarettir. Er bezleri, skrotum dediğimiz torba şeklinde bir deri ile sarılı olarak penisin iki yanında sallanırlar. Büyüklük ve biçimleri farklı olabilir, biri daha aşağıda veya daha küçük olabilir. Er bezleri, erkeklik hormonlarının ve spermlerin yani erkek üreme hücrelerinin yapıldığı yerdir. Her er bezinde üretilen sperm hücreleri, epididim dediğimiz bir demet oluşturur, birer sperm kanalı (vas deferens) ile prostat bezine gelir, burada sperm hücreleri meni keseleri (vesiküla seminalis) ve prostat bezinde üretilen meni denilen yardımcı sıvılarla karışarak boşalma kanalları ile penise iletilir. Penis, baş, gövde ve taban bölümlerinden oluşan kemiksiz bir organdır. Dışını çevreleyen deri, ince, duyarlı ve esnektir. Bu gevşek deri dokusuyla kaplı penisin büyük kısmı, süngersi doku ve kan damarları şebekesinden oluşur. Cinsel uyarılma sırasında, bu damarların kanla dolması sonucu penis büyür ve sertleşir. Şekilde de görüldüğü gibi, penisin içinde uzanan üretra; hem idrar hem de üreme yollarının boşaltım kanalıdır. Bu kanal penis başından ufak bir delikle dışarı açılır. Erkek cinsel istek duyduğunda, bedensel veya psikolojik bir engel yoksa, düzenli fizyolojik olaylar halinde cinsel yanıt oluşur. Cinsel uyarılma sırasında, bedensel değişiklikler olur; kan dolaşımı hızlanır, kalp atımı ve kan basıncı yükselir, solunum hızlanır, kas gerginliği artar. Cinsel organların duruşu değişir, penis içindeki damarlar kanla dolar, penis büyür ve sertleşir. Cinsel etkinlik süreci boyunca, cinsel istek azalmasa da, sertleşme zaman zaman azalabilir, kaybolabilir, cinsel uyarılma devam ederse penis yeniden sertleşir. Bu sırada erkek sertleşme kaybından kaygılanırsa, cinsel istek ve uyarılma devam etmesine rağmen, psikolojik engel nedeniyle sertleşme yeniden oluşmayabilir. Her erkek, zaman zaman geçici sertleşme zorlukları yaşar. Çoğu erkek bundan kaygı duymaz ve herhangi bir sorun oluşmaz. Bazı erkeklerde ise, sertleşmenin olup olmaması, sürüp sürmemesi konusunda kalıcı bir kaygı oluşur, böylece sertleşme bozuklukları gelişir.<br />
<br />
Uyarılmanın en yüksek noktasında orgazm ortaya çıkar. Erkek orgazmı, iç ve dış cinsel organlardaki kasların ritmik kasılmaları ile oluşur, bu sırada penisten spermleri taşıyan meni fışkırır ve buna zevkli duyumlar eşlik eder. Orgazmdan sonraki çözülme aşamasında, bedensel işlevler ve cinsel organlar, uyarılma öncesi durumlarına dönerler. Erkekler boşaldıktan hemen sonra, cinsel ilgilerini kaybederler, cinsel yanıt veremeyecekleri fizyolojik bir dönem vardır. Bu yanıtsız dönemde, cinsel istek duymazlar, cinsel olarak uyarılamazlar, hatta uyarılmak istemezler, penis yeniden sertleşemez. Bu tamamen normal, fizyolojik bir durumdur. Bu yanıtsız dönem, birkaç dakika veya saatlerce sürebilir. Erkekten erkeğe, aynı erkek için günden güne değişiklik gösterebilir. Erkeğin yaşı ilerledikçe, yanıt veremeyeceği süre uzayacaktır.<br />
<br />
Erkek cinsel işlevinin iki temel bölümü vardır: Penisin sertleştiği cinsel uyarılma ve meninin boşaldığı orgazm. Bu iki bölüm, sinir sisteminin farklı bölümlerince yönetilir. Bu yüzden de bedensel veya psikolojik nedenlerle bir bölümü ilgilendiren aksaklıklar ortaya çıktığında, diğer bölüm sağlam kalabilir.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-44102195271635447732010-04-02T07:56:00.000-07:002010-04-02T07:56:03.191-07:00Orgazm ile ilgili bilinen yanlışlar<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="color: #792a6e; font-family: Arial;"><br />
</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Kadın ve erkeklerin orgazm konusunda birbirlerini yanılttığı birtakım düşünce ve tutumlar içine girebildiklerine sık sık tanık olunur. Sonuçta ortaya çıkan yanılgıların, yaygınlık kazanmış olan bazılarının üzerinde durmak gerekir. "Eğer erkek yeterince dayanabilirse, her kadın orgazma gelebilir !" Bu iddia ancak kısmen doğrudur. Uzun süren bir koitusun sonunda erişilen doruk, teknik olarak orgazm sayılsa bile, hedefe varmak için girişilen acele ve endişe içinde, işin bütün zevki kaybolup gidecektir. Yazdığı kitaplar satış rekorları kıran ünlü fahişe Xaviera Hollander, en yoğun orgazmların, ilk 5 dakika içinde gerçekleştiğini söylemektedir. Aslında birçok bilimsel araştırma da bu iddiayı doğrulamaktadır. Dolayısıyla zevkli bir cinsel birleşmenin anahtarı, özenli ve uzun ön oynaşma süreci olmaktadır.<br />
<br />
"Kadın gelmeye başlayınca, erkek mümkün olduğunca sert hareket etmelidir !" Oysa bunun tam tersi geçerlidir; erkek olabildiğince hareketsiz kalmalıdır. Ancak böyle olursa, hem kadın hem de erkek, kadının kasılan dölyolu kaslarının farkına ve hazzına varabilir. Hollander, kendi kendilerini uyararak ulaştıkları orgazmların, niye cinsel birleşmede ulaştıklarından daha yoğun olduğunu soran çok sayıda kadının mektubuna verdiği cevapta, meseleyi, dölyolu kaslarının kasılmasını algılayabilmeye bağlamaktadır. Her ne kadar bu konuda kadından kadına farklılıklar söz konusuysa da, genel olarak orgazm sırasında erkeğin sert hareket etmesini gerekçeleyen herhangi bir ipucu yoktur.<br />
<br />
"En iyi orgazmlar, eşanlı olanlardır !" Bu da yanlıştır. Uzun süre birlikte olmuş insanların eşanlı olarak orgazma gelmesi hem mümkün, hem de zevkli olabilir. Ancak bu, doğal olursa haz verebilir. Aksi durumda, duyguları geri plana iten bir koşuşma söz konusudur. Eşlerden birinin önce gelmesi, hiçbir şekilde diğerinin orgazma ulaşmasını engelleyemeyeceği gibi, tersine, eşlerin üzerinden yetişme ya da erteleme endişesini kaldıracağı için, birleşme sürecinin zevk boyutu öne çıkabilecektir.</div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-80496865057714638652010-04-02T07:54:00.000-07:002010-04-02T07:54:11.137-07:00Orgazm olamama<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><span style="color: maroon; font-family: 'Times New Roman';"><span style="color: #792a6e; font-family: Arial;">Orgazm olamama</span></span></span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Kadınlarda orgazm çoğunlukla direkt klitoris uyarısıyla oluşmaktadır. Bu konuda yapılan kısıtlı sayıda çalışma direkt klitoral uyarı olmadan orgazm olabilen kadınların oranının ancak %30 olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kadında orgazm olamama durumunu öncelikle "hiç orgazm olamama" ve "cinsel ilişkide orgazm olamama" şeklinde ayırmak gerekir.<br />
<br />
Orgazm olamayan bir kadın ilişki esnasında kendini orgazm takliti yapmak zorunda hissedebilir. Bunu yapmasının nedeni eşine onun "yetersiz" olduğu duygusunu yaşatmamak ve öte yandan da yine eşinde kendisinin "yetersiz olduğunu" kanısını uyandırmayı engellemektir. Bu tür bir uygulama problemin daha da karmaşık hale gelmesine neden olur, zira orgazm olamayan bir kadın için eşinin yapacağı etkili bazı değişiklikler sözkonusuyken, böyle bir durumda bunlar gündeme gelmez ve erkek "herşeyin normal gittiğini" düşünmeye devam ederek bir değişiklik yapma gereği duymaz.<br />
<br />
<b>Kadının orgazm olmasının sağlanması için ilişkide ne tür değişiklikler yapılabilir?</b><br />
<br />
Öncelikle şunun vurgulanması gerekir. İlişkide aynı anda orgazm olunması diye bir gereklilik yoktur. Esas olan fizyolojik ve anatomik gerçekler nedeniyle kadının ya eşiyle beraber ya da eşinden önce orgazm olmasıdır. Erkek orgazm olduğu andan itibaren refrakter periyod adı verdiğimiz döneme girer. Bu dönemde ereksiyon etkinliğini kaybetmeye başlar ve belli bir süre erkeğin yeni bir ilişkiye fizyolojik ve ruhsal olarak hazır olması belli bir süre gerektirir. Bu süre erkekten erkeğe değişmekle beraber birkaç dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir. Arka arkaya bulunulan ilişki sayısı arttıkça refrakter periyodun süresi de uzar. Bu erkeklerin bir gerçeğidir. Kadınlarda ise bu refrakter periyod ya çok kısadır ya da yoktur. Kadınlar arka arkaya defalarca orgazm olabilirler ve hatta aynı ilişki içerisinde bile çok sayıda orgazm olabilirler.<br />
<br />
Buradan çıkan sonuç, erkeğin kadının orgazm olabilmesi için gerekli koşulları sağlamak için çaba göstermesi gerektiğidir.<br />
<br />
<b>Kadının orgazmı yaşayabilmesi için çiftlere düşen görevler</b></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Erkeğin kendisinin orgazma ulaşmak için geçen süreyi mümkün olduğunca uzatması: erkekler çok kısa sürelerde orgazm olabilirlerken kadınlar için orgazm olabilme süresi çok daha uzundur. Bu süre bir yandan kadının ilişkiye ruhsal ve fiziksel olarak ne kadar hazır olduğuyla, öte yandan ilişkide kadının duyarlı bölgelerinin ne kadar uyarıldığıyla ilgilidir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Çoğu kadında orgazm için direkt klitoris uyarısı gerekir. Her kadının anatomik yapısı farklı olduğundan çiftlerin, kadının klitoral olarak en iyi uyarılabildiği ilişki pozisyonunu seçmeleri gerekir. Klitorisin en iyi uyarıldığı ve çiftin yüz yüze bakması nedeniyle emosyonel özellikleri en güçlü pozisyon erkeğin üstte olduğu, en az uyarıldığı ve yüzyüze bakılmaması nedeniyle duygusal temasın en az olduğu pozisyon ise kadının arkasını döndüğü ve erkeğin arkada olduğu pozisyondur. Ancak bu her kadın için geçerli olmayabilir. Bu yüzden kadın eşine en çok hangi pozisyonda uyarıldığını hissettirmeli ya da direkt söylemelidir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">"Önsevişme döneminin" uzun tutulması: kadınlar için "ön sevişme dönemi" çok önemlidir. Kadınların ilişkiye hazır olmaları erkeklerdeki kadar kolay değildir. Yeterince hazır olunmadan ilişkiye başlandığında genital bölgenin gevşemesi ve kayganlaşması yetersiz olduğundan ilişki kadın için tatsız bir deneyime dönüşebilmekte ve doğal olarak böyle bir ilişkide orgazm söz konusu bile olmamaktadır. Kadın hazır olduğu mesajını eşine verebilmeli, erkek de bu mesajı alabilmelidir.<br />
<br />
Burada unutulmaması gereken diğer bir önemli nokta ise ön sevişme döneminin gereğinden fazla uzun tutulmasının da hem erkeğin hem de kadının orgazm olma süresini ve orgazm şiddetini olumsuz etkilediğidir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Erojen bölgeler adı verilen bölgelerin kadın orgazmına katkısı ihmal edilmemelidir: Erojen bölgeler adını verdiğimiz bölgeler kadından kadına değişmekle beraber sıklıkla meme uçları, kulak arkaları, bacakların iç yüzleri kadının en erojen bölgeleridir. Kadın eşine ön sevişme dönemi boyunca ve tüm ilişki boyunca erojen bölgelerinin dokunulmasından hoşlandığı mesajını verebilmeli, erkek de bu konuda duyarlı olmalıdır. Erojen bölgelerin uyarılmasının kadının ilişkiye daha hazır olmasının sağlanması yanında orgazm olmasını kolaylaştırıcı özellikleri olduğu unutulmamalıdır.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Bir kadın her ilişkide vajinal yoldan orgazm olamayabilir. Bazı kadınlar vajinal yoldan hiç orgazm olamazken, bazıları bazı ilişkilerde olurlar, diğerlerinde olamazlar. Vajinal orgazm öğrenilmesi gereken bir orgazm türüdür ve bir kadının defalarca ilişkide bulunmadan vajinal yoldan orgazm olabilmesi beklenmemelidir. Vajinal orgazm olunamadığında ilişkinin herhangi bir zamanında kadının direkt klitoris uyarısıyla orgazm olmasına imkan tanınabilir. Bu o kadar da anormal bir durum değildir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">"Penis boyu nevrozu (takıntısı)" terk edilmelidir. Vajinanın üst 2/3'lük bölümü embriyolojik gelişim açısından alt 1/3'lük bölümünden çok daha farklı bir bölgeden gelişmektedir. Bu nedenle bu iki bölgenin fizyolojik ve anatomik özellikleri birbirinden oldukça farklıdır. En bariz farklılık sinir liflerinin dağılımındadır. Alt 1/3'lük kısım zengin bir sinir ağına sahipken, üst 2/3'lük kısımda sinir lifleri nispeten daha azdır. Bu nedenle alt 1/3'lük kısım dokunma, ağrı gibi duyaranlara çok daha hassastır. Her zaman belirttiğim gibi penis uzunluğunun kadının "tatmin olmasıyla" hiçbir ilişkisi olamayacağının da göstergelerinden biridir bu. Penis zengin sinir lifleri içeriği nedeniyle en çok vajinanın alt 1/3'lük kısmını uyarmaktadır.</span></div></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Ben Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmam nedeniyle bu yazıyı daha çok kadının anatomik ve fizyolojik özellikleri üzerinde odaklaştırdım. Bazı okuyucular "erkeklerin de erojen bölgeleri yok mu, erkekler bu kadar mekanik varlıklar mı" gibi bir düşünceye kapılabilirler. Ancak konumuz ilişkiden alınan zevkin nitelikleri değil, kadının orgazm olamaması olduğundan bu konuya odaklandırıyorum ve bu nedenle de kadının yapısal özelliklerinin orgazm olmasına etkilerini erkeklerle arasındaki farkı vurgulayarak açıklamaya çalıştım.</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Yukarıdaki önlemlerle orgazm olamama problemi giderilemediğinde yapılması gereken bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına başvurmak ve genel bir jinekolojik muayeneden geçmektir. Her ne kadar kadında orgazm olamama nadiren jinekolojik bir nedene bağlı olsa da kural olarak ilk başvuru jinekolog olmalıdır.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-36010490127893346642010-04-02T07:52:00.001-07:002010-04-02T07:52:45.083-07:00Kadında orgazm<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><span style="color: maroon; font-family: 'Times New Roman';"><span style="color: #792a6e; font-family: Arial;">Kadında orgazm</span></span></span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Cinsel uyarılma ve takip eden orgazm, Masters ve Johnson'un 1966'da gönüllü bireylerde yaptıkları orijinal çalışmada hem erkekler, hem de kadınlarda ayrıntılı olarak incelenmiştir ve dahası, bu orijinal çalışmayı günümüze kadar daha ayrıntılı olan bir çalışma takip etmemiştir. Cinsel uyarılma ve orgazm ile ilgili bilgilerimizin tümüne yakınını bu iki bilim adamının çalışmasından edindiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.<br />
<br />
<b>Orgazm nedir?</b><br />
<br />
Orgazm olgusunu tarif etmek zordur. Orgazm, çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir "histir".<br />
<br />
Orgazm oluşumu için en önemli uyaran dokunsal olanlar olmasına karşın (cinsel ilişki ve kendi kendini tatmin dokunsal uyaran türleridir) sadece görsel veya işitsel uyaranlarla orgazm olunması da özellikle kadınlarda imkan dahilindedir.<br />
<br />
<b>Orgazmın işlevi nedir? </b><br />
Orgazm oluşumu için cinsel uyaranlarla cinsel birleşmeye hazırlanan beden ve ruh ikilisi, kendi kendini tatminle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlamaktadır.<br />
<br />
Erkekte orgazm sperm kanallarının açılarak spermin dışarı boşalmasını sağlar ve bu nedenle orgazm erkeğin üreme işlevlerinin çok önemli bir parçasını oluşturur.<br />
<br />
Bilimsel olarak gebelik oluşması için kadının orgazm olmasının şart olduğu şeklinde bir bilgi yer almamakla beraber son veriler orgazm esnasında oluşan rahim kasılmalarının spermlerin Fallop tüplerine daha kolay geçtiğini göstermektedir.<br />
<br />
<b>Orgazma giden yolda kadın cinselliğinin evreleri </b><br />
<br />
Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda kadında cinsel uyarılmayla başlayan ve orgazm ile sonuçlanan sürecin dört ayrı evreye bölünebileceğini saptamışlardır. Gerek normal cinsel işlevlerin anlaşılması, gerekse cinsel işlev bozukluklarının sınırlarının çizilebilmesi açısından bu evreleme kendini tanımak isteyen bir kadının olduğu kadar, konuyla ilgilenen diğer kişilerin de faydalanabileceği net bilgiler içermektedir.<br />
<br />
Bu evrelemeye göre kadın cinsel ilişki esnasında aşağıdaki evrelerden geçer</div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Uyarılma Evresi</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Plato Evresi</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Orgazm Evresi</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Çözülme Evresi</span></div></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Bu evreler kadında ve erkekte oldukça benzerdir. Her bir evrenin devam etme süresi kadından kadına bariz değişiklikler gösterebilir ve birbirini ardı ardına takip eden bu evrelerden biri yaşanmadan diğerine geçiş olamayacağı kabul edilir.<br />
<br />
<img align="left" border="0" height="146" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/orgazm1.jpg" vspace="10" width="297" />Bu evre cinsellik dürtüsünün kişide cinselliği yaşama ihtiyacı ortaya çıkarmasıyla başlar. Kişide hayali veya gerçek uyaranlar cinsellik arzusunu ortaya çıkarmıştır. Kadın fiziksel (partneri veya kendisi tarafından direkt uyarılma) veya psikolojik (görsel, düşsel ve benzeri uyaranlarla uyarılma) olarak uyarıldığında ortaya çıkan cinsellik yaşama arzusuyla başlayan evredir.<br />
<br />
Cinsellik arzusu ortaya çıktığında eğer bu arzu engellenmezse tüm bedende cinselliğe hazırlık için değişiklikler başlar. Kadının vajinal salgıları cinsel uyaranın başlamasıyla saniyeler içinde belirgin olarak artar, vajina girişindeki Bartholin salgı bezleri faaliyete geçer. Klitoris ve dudaklarda büyüme ve şişme, göğüs bölgesinde ve memelerde kızarma meydana gelir. Vajina uzar ve genişler, dış dudaklar birbirinden uzaklaşır, rahim yükselir.<br />
<br />
Genital sistemdeki bu değişikliklerin genel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır.<br />
<br />
Kadında bu evrede kalp atışları hızlanır ve solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir. Vücuttaki kas grupları kasılmaya başlar. Memeler ve meme uçları da büyüyerek daha belirgin hale gelir. Bazı kadınlarda yüzde, boyunda ve göğüste kızarmalar meydana gelir.<br />
<br />
Erkekte uyarılma evresi penisin ereksiyonu (sertleşmesi) şeklinde gerçekleşir.<br />
<br />
Uyarılma evresinin temel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır. Genital bölgedeki bu değişikliklerin tümü bölgede kan akımının belirgin bir şekilde artması sonucunda ortaya çıkar.<br />
<br />
<img align="left" border="0" height="153" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/orgazm2.jpg" vspace="10" width="330" /><br />
<br />
Bu evrede cinsel gerginlik ve erotik duygular yoğunlaşır. Cilt değişiklikleri daha belirgin hale gelir, memeler ve meme uçları daha fazla dikleşir. Dudaklar da daha çok şişerek koyu kırmızı bir renk alırlar. Vajinanın alt 1/3'lük kısmı şişip kalınlaşarak "orgazmik platform" adlı yapıyı meydana getirir. Rahim tümüyle yukarı çıkmıştır. Vajinanın üst kısmında genişleme ve uzama meydana gelir<br />
<br />
Yeterli uyaran olduğunda bu dönem orgazmla son bulur.<br />
<br />
Erkekte plato evresinde penisten berrak ve kaygan bir sıvı gelir. Bu sıvının içinde az sayıda canlı sperm bulunabileceğinden kadının erkek boşalmadan bile ("geri çekme" yönteminde olduğun gibi) gebe kalması imkan dahilindedir.<br />
<br />
Plato evresi cinsel ilişkinin en aktif dönemlerinden biridir ve uyarılmayla başlayan cinsellik dürtüsü ve takip eden cinsellik dışavurumu (kendi kendini tatmin veya cinsel ilişki) bu evrenin sonunda orgazmla sonuçlanır.<br />
<br />
Plato evresinin dıştan gözlenebilen en önemli özelliği orgazm evresine yaklaşıldıkça bir önceki evrede büyümüş olan klitorisin küçülme eğilimi göstermesidir. Plato evresinin sonlarına gelindiğinde klitoris orijinal boyutunun yarısına kadar küçülebilir. Bu küçülme, orgazmın yaklaştığını gösteren önemli bulgulardan biridir. Bu evrenin süresi kadından kadına, hatta bazen aynı kadında bir cinsel eylemden diğerine belirgin değişiklikler gösterebilir.<br />
<img align="left" border="0" height="141" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/orgazm3.jpg" width="300" /><br />
Orgazm evresi, önceki evrelerde "artmış olan gerginliğin boşaltılması" şeklinde tarif edilebilir. Orgazm esnasında vajina, perine, anüs ve orgazmik platformda yer alan kaslardan kaslarda istemsiz ve şiddetli kasılmalar ortaya çıkar. Bu kasılmalar ortalama 0.8'er saniyelik aralıklarla ortaya çıkarlar ve toplam dört saniye kadar kısa sürebilecekleri gibi, 15 saniye kadar uzun da sürebilirler. Kasılmalara vajinanın daha da genişleyerek boyunun uzaması eşlik eder ve nihayet rahimde de kasılmalar ortaya çıkar. Rahim kasılmaları bazı kadınlar tarafından belirgin şekilde hissedilirler.<br />
<br />
Yukarıda bahsedilen kasılmalar kadının orgazm hissi yaşamasını sağlar.<br />
<br />
Orgazm oluştuğunda cilt kızarıklığı en üst seviyeye ulaşır. Kadının yüz kasları da kasılır ve acı çekiyormuş gibi bir görünüm arz edebilir.<br />
<br />
Orgazm esnasında kadın vücudu adeta "kaskatı kesilir". Kalp hızı, solunum hızı ve kan basıncı yüksek seyretmeye devam ederler. Kadınların çoğu bu aşamada bel bölgesinde, "beyinlerinde" ve genital bölgelerinde değişik bir karıncalanma hissinden bahsetmişlerdir.</span></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Refrakter peryod </b><br />
<br />
Orgazm sonrası erkeklerde oluşan refrakter periyod (cinsel uyaranlara kayıtsız kalınan, yani yeni bir cinsel ilişkiye başlamanın mümkün olmadığı dönem) genç erkeklerde bir kaç dakika sürerken, daha ileri yaşlarda birkaç saate kadar çıkabilir. Bu süre bireyler arası belirgin farklılıklar gösterebilir.<br />
<br />
Kadınlarda genellikle refrakter peryod yoktur veya çok kısadır ve kadınlar ardı ardına defalarca orgazm olabilirler.</span></div></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><img align="left" alt="kadında orgazm" border="0" height="138" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/orgazm4.jpg" width="257" />Kadınların yalızca az kısmı vajinal yolla orgazm olabilir. Birçok kadında, orgazma ulaşmak için direkt klitoris uyarısı gereklidir.<br />
<br />
Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur. Kişi beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfinlerin ("mutluluk hormonları") etkisiyle gevşer ve kendini iyi hisseder. Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü "çözülerek" geri döner. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Çözülme evresinde tüm değişiklikler geri döner. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir</span></div></td></tr>
</tbody></table>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-40593200427358079552010-04-02T07:51:00.000-07:002010-04-02T07:51:22.989-07:00Kadın cinselliğinin merkezi : Klitoris<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" class="baslik" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 14px; font-weight: bold; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><span style="color: maroon; font-family: 'Times New Roman';"><span style="color: #792a6e; font-family: Arial;">Kadın cinselliğinin merkezi</span></span></span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Klitoris kadın cinselliğinde orgazm oluşumunda merkezi öneme sahip bir yapıdır. Klitoris kelimesinin kökenini yunanca'da "küçük tepe" anlamına gelen kleitoris kelimesi oluşturur.<br />
<br />
<b>Kadın dış genital bölgesinin genel yapısı </b><br />
<br />
Çoğu kadın ve çoğu erkek, kadınların dış genital bölgelerinin yalnızca vajinadan ibaret olduğunu sanırlar. Gerçekte kadın dış genital bölgesinde iki ayrı anatomik yapı daha vardır: vulva ve klitoris<br />
<br />
<b>Vulvanın yapısı </b><br />
<br />
Kadının dışarıdan bakıldığında görülen genital bölgelerinin tümüne topluca vulva adı verilir. Vulva, kadın dış genital bölgelerine karşıdan bakıldığında üstte mons pubis, ("Venüs tepesi"; Venüs=aşk tanrısı), altta anüs ve yanlarda dış dudaklar tarafından sınırlanan bölgedir.<br />
<br />
Mons pubis, leğen kemiklerinin önde birleştiği bölgenin üzerinde bulunan yağ dokusu, cilt ve genital kıllardan oluşan kısımdır.<br />
<br />
Dış dudaklar sağlı sollu olarak mons pubisten anüse doğru uzanırlar. İdrar deliği ve vajina girişinin etrafını sararlar ve bu yapılar da kıllarla kaplıdırlar.<br />
<br />
İç dudaklar ise sağlı sollu dış dudakların iç kısımlarında yer alan, klitorisin üst kısmından vajina girişinin altına uzanan kıvrımlı yapılardır.<br />
<br />
Bazı kadınlarda dış dudaklar iç dudaklardan daha büyük yapıda olup "dışarı taşabilirler".<br />
<br />
<b>Klitorisin yapısı </b><br />
<br />
Klitoris hemen mons pubis altında yer alan bir yapıdır. Bu yapı üstte ve yanlarda iç dudaklarla çevrilidir ve hemen alt kısmında idrar deliği, idrar deliğinin altında ise vajina girişi bulunur.<br />
<img align="left" border="0" hspace="10" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/klitoris.jpg" vspace="10" />Klitoris dıştan görünen bir baş (glans), ve vulvanın içine tümüyle gömülü şekilde yanlara doğru uzanan iki kolu olan gövde kısmından oluşur.<br />
<br />
İç dudaklar parmaklarla hafifçe geriye ittirildiğinde klitorisin dıştan görünen kısmı daha bariz hale gelir.<br />
<br />
Gövde kısmı dışarıdan görülmediğinden çoğu kişi klitorisi yalnızca düğme şeklinde basit bir yapı sanır. Ancak klitoris glans ve yanlara uzanan kollarıyla adeta bir "ters V" şeklinde bir yapıdır.<br />
<br />
Klitorisin gövdesinde yer alan kollar içerisinde aynen penisteki gibi cinsel uyarılma esnasında içleri kanla dolarak sertleşen süngerimsi yapılar vardır.</div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitoris embriyolojik olarak penisle aynı kökene sahiptir ve bu anlamda penisin kadındaki tam karşılığı olarak kabul edilebilir. Lakin klitorisin peniste olduğu gibi ejakulasyon ("boşalma") ve idrar yapma ile ilgisi yoktur.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitoris damar ve sinirlerden oldukça zengin bir yapıdır. Ortalama büyüklükte bir klitoriste yaklaşık 8000 sinir lifi bulunur. Bu lif yoğunluğu peniste bulunanın yaklaşık iki katıdır ve vücudun başka hiçbir bölgesinde bu kadar yoğun sinir lifi yoktur.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitoris büyüklüğü kadından kadına çok önemli değişiklikler gösterebilir. Baş ve gövde toplam uzunluğu ortalama 3 santimetre olmakla beraber 7 santimetreye kadar varan uzunlukta olabilir. Klitorisin baş kısmının büyüklüğü de oldukça değişkendir ve 3-8 milimetre arasında olabilir. Klitoris büyüklüğü ile orgazmın nitelikleri arasında herhangi bir ilişki saptanabilmiş değildir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitorisin büyüklüğü kan testosteron ("erkeklik hormonu") seviyeleriyle ilişkilidir. Östrojen seviyesiyle klitoris büyüklüğü arasında bir ilgi olmaması nedeniyle menopoz sonrası kan östrojen seviyeleri düştüğünde genital bölgenin diğer kısımlarında atrofi (gerileme) olurken bu yapının büyüklüğü değişmez. Gebelik döneminde klitoris mekanik ve damarsal değişikliklere bağlı olarak kalıcı bir büyüme gösterebilir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitoris uyarıldığında hem baş hem de gövde içi kan dolarak sertleşen bir yapıdır. Bu, erkekteki ereksiyonun (sertleşmenin) tam karşılığıdır. Tam uyarılmış bir klitorisin baş kısmı iki katı kadar büyüyebilir. Büyüyen baş kısmı dışarıdan daha bariz görülebilir hale gelir.<br />
</span></div></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Klitorisin bilinen en önemli işlevi kadının orgazm olmasını sağlamaktır. Gebe kalabilmeyle, idrar yapma işleviyle, adet kanamasıyla bilinen hiçbir ilgisi yoktur. Klitorisin tam olarak kanıtlanmamış diğer bir işlevi de cinsel ilişkide sertleştiğinde idrar deliğini kapatmak ve bakterilerin mesaneye girişini engellemektir. Muhtemelen kolların şişerek sertleşmesi de vajina kanalının nispeten gerilmesini sağlayarak penisin girmesini kolaylaştırır.</span></div></td></tr>
</tbody></table><br />
<div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Cinsel ilişkide klitorisin işlevleri ve orgazmdaki rolü </b><br />
<br />
Sigmund Freud "vajinal yoldan" yani cinsel ilişkiyle orgazm olamayan kadınların infantil ("çocuksu") olduklarını ima etmiştir. Yani Freud'a göre yetişkin kadın "vajinal orgazm" olamıyorsa, bunun nedeni o kadının çocukluğun belli bir gelişim döneminde "takılmış" olmasıdır. Bu teori günümüzde ve özellikle de Masters ve Johnson'un 60'lı yıllarda cinsellik alanındaki kapsamlı çalışmalarında ortaya çıkan bilgilerle geçerliliğini yitirmiştir<br />
.<br />
Kadında orgazm çok uzun zamandan beri klasik olarak vajinal orgazm ve klitoral orgazm olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu tanımlamada klitoral orgazmdan kasıt klitoris uyarısıyla oluşan orgazm (örnek: mastürbasyon), vajinal orgazm ise direkt vajina uyarısıyla (örnek: cinsel ilişki) oluşan orgazmdır.<br />
<br />
Gerçekte, cinsel ilişkide oluşan "vajinal orgazm" kadınların büyük çoğunluğunda yine klitorisin uyarılmasıyla oluşur.<br />
<br />
Cinsel ilişkide kadında orgazm, penisin direkt klitorise ritmik olarak temas etmesi, erkeğin pubis kemiğinin klitorise ritmik olarak temas etmesi ve yine penisin hareketleriyle ritmik olarak hareket eden iç dudakların klitorisi uyarmasıyla oluşur. Hiç bir klitoris uyarısı olmadan "saf vajinal orgazm" oluşması mümkün olmakla beraber olağan değildir.<br />
<br />
Klitorisin kadında penisin tam karşılığı olduğu ve erkekte orgazm olma mekanizmasının penis başının direkt veya dolaylı yoldan uyarısı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak yukarıdaki bilgi daha anlaşılır hale gelir. Erkekte penis başı uyarısı olmadan orgazm ne kadar mümkünse, kadında da klitoris uyarısı olmadan yalnızca vajina uyarısıyla orgazm oluşması da ancak o kadar mümkündür.<br />
<br />
"Vajinal orgazmın" çoğu kadın için yalızca belli ilişki pozisyonlarında gerçekleşmesi ve bazı pozisyonlarda kadının "uyarılmadığını" ifade etmesi o pozisyonda klitorisin mekanik olarak daha az uyarılmasıyla ilgilidir.<br />
<br />
Klitoris ile penis eşdeğer olmalarına karşın aralarında önemli bir fark daha bulunur: Penis serbest bir yapı olmasına karşın klitoris etraf dokulara sıkı sıkıya tutunan hareketsiz bir yapıdır. Bu bir dezavantaj gibi görünmesine karşın, ilişkide penisin ritmik hareketlerine bağlı olarak iç dudakların pasif olarak hareket etmesi, etraf dokuya sıkıca tutunmuş olan klitorisin bu hareketlerle daha yoğun olarak uyarılmasına önemli katkılarda bulunur.<br />
<br />
<b>Kadın sünneti </b><br />
<br />
Klitoris binlerce yıldır insanoğlunun ilgisini çekmiş ve bazı din, töre ve geleneklerin ve çeşitli inanışların hedefi olmuştur ve halen hedef olmaya devam etmektedir. Buna bağlı olarak bazı ilkel ve gelişmiş toplumlarda halen klitoris "kadın sünneti" adı altında çeşitli cerrahi müdahalelere tabi tutulmaktadır. Bu müdahaleler kadının cinsel yaşamını derinden etkilemektedir.<br />
<br />
Bu cerrahi müdahalelerden en vahşi olanı klitorisin tümüyle çıkarılması ve dış dudakların birbirine dikilmesinden ibaret olanıdır. Firavun veya Peygamber Sünneti adı verilen bu müdahale sonunda kadın genital bölgesinde yalnızca adet kanaması ve idrar çıkışı için ufak bir delik kalır.<br />
<br />
Yukarıda bahsedilen "kadın sünnetinin" daha hafif şekilleri de mevcuttur ve bazı toplumlarda halen yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu müdahalelerde de klitorisin ya baş kısmı tümüyle veya kısmen kesilip atılmakta, veya baş kısmının çevresini saran "sünnet derisi" (bu yapı kadınlarda iç dudaklara karşılık gelir) kesilir.<br />
<br />
<b>Klitorise uygulanan cerrahi girişimler </b><br />
<br />
Klitoris cerrahisi hormonal nedenlere bağlı olarak büyümüş olan klitorisin (erkeklik hormonunun aşırı salgılanmasıyla seyreden bazı doğumsal hastalıklarda klitoris adeta bir erişkin penisi büyüklüğüne ulaşabilir!) kısmen kesilerek ufaltılması şeklinde uygulanan bir müdahaledir.<br />
<br />
Orgazm olamama şikayeti nedeniyle başvuran kadınlarda bazı doktorlar klitorisi dışarıdan saran derinin kısaltılması yani "klitorisin soyulması" şeklinde bir operasyon önermektedirler. Burada amaç klitorisin cinsel ilişki esnasında penisle direkt temasının sağlanmaya çalışılmasıdır. Orgazm oluşumunda klitoris üzerindeki derinin ilişki esnasında klitorisi direkt uyarmasının önemi göz önüne alındığında bu operasyonun yalnızca çok dikkatli bir değerlendirme sonrasında yapılması gerektiği anlaşılabilir.<br />
<br />
<b>Klitoris takıları </b><br />
<br />
Günümüzün modası olan ve buruna, göbek deliğine ve diğer bölgelere süs amacıyla takılan takıların klitorise takılmasına gelişmiş ülkelerde rastlanabilmektedir.</span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4979636623637411582.post-3579967389435510502010-04-02T07:49:00.000-07:002010-04-02T07:49:41.995-07:00kızlık zarı nedir? tamiri<span class="Apple-style-span" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px;"></span><br />
<div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><strong>kızlık zarı nedir,kızlık zarı tamiri veya dikimi himenoplasti onarımı mümkünmüdür, kızlık zarı ameliyatı nasıl yapılır. </strong><br />
<br />
Kızlık zarının latince adı hymendir ve HYMEN Yunan mitolojisinde Evlilik Tanrısının ismidir. Kızlık zarı ülkemizde ve dünyanın belli bölgelerine halen sosyal ve kültürel önemini korumaktadır. Kızlık zarının henüz bozulmamış olması hatalı olarak kadının bekaretinin, yani bir erkekle birlikte olmadığının sembolü ve yine hatalı olarak ilk ilişkide kanama olmaması kadının daha önceden bir erkekle cinsel ilişkide bulunmuş olduğunun kanıtı olarak görülmekte ve birçok masum genç kız bu yüzden tüm yaşamlarını etkileyecek olaylarla karşılaşabilmektedir. Bu durum yalnız bizde değil, birçok kültürde geçerlidir.<br />
<br />
Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları ne yazık ki genç kadınların "kızlık zarı muayenesi" için kliniğe getirilmelerine ve böylece bazen küçük düşürülmeye varacak kadar aşağılanmalarına tanık olmaktadırlar.<br />
<br />
Bu yazı kızlık zarı hakkındaki bazı yanlış bilinenleri düzeltmek veya bilinmeyenleri açıklığa kavuşturmak için basitliği korumak açısından soru-cevap şeklinde hazırlanmıştır.<br />
<br />
<b>Kızlık zarı tam olarak nerededir?</b></div><div align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><img border="0" height="254" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/himenoplasti.jpg" width="237" /><span style="font-size: 7pt;"><br />
Kızlık zarı, vajina girişinin 1-1.5 santimetre iç kısmında yer alan ince bir yapıdır.</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><b>Neden böyle bir yapı var?</b></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;">Anatomik ve fizyolojik açıdan kızlık zarının bilinen bir işlevi yoktur. Genital sistem enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir işlevi olduğu düşünülmesine karşın, ortada delik olan bir yapının nasıl olup da enfeksiyonlara karşı koruyucu olacağı tartışma konusu olduğundan bu görüş tam olarak geçerli değildir. Aslında enfeksiyonların bakire olanlarda daha ender oluşmasının nedeni bu kızların cinsel yolla bulaşan hastalıklara maruz kalmamış olmalarıdır. PID (pelvik enfeksiyon) ve vajinit gibi enfeksiyon hastalıkları aktif cinsel yaşam başladığında, önemli bir kısmı cinsel yolla bulaşan bakterilerle başlatılan enfeksiyonlardır.<br />
<br />
<b>Kızlık zarları yapısal olarak farklılıklar gösterebilir mi? </b><br />
<br />
Anatomik olarak kızlık zarı vajinanın hemen giriş kısmında yerleşmiş, en sık görülen şekliyle ortasında adet kanının ve vajinal salgıların akmasına yarayan ufak bir delik bulunan yarı esnek, ince bir yapıdır. Bazı kadınlarda bu yapı çok sert veya çok esnek olabilir. Bazı kadınlarda ortada bir yerine iki veya daha fazla sayıda delik bulunabilir. Ender durumlarda zarın ortasındaki delik o kadar büyüktür ki, muayenede neredeyse zar hiç yok sanılabilir. Bazı çok ender durumlarda ise zarda hiç delik yoktur (imperfore himen). Bu durumda adet kanaması genç kızlıkta görülen ilk kanamadan itibaren sürekli genital kanal içinde birikir ve her adet döneminde kız "adet olamamaktan, ancak aşırı ağrı duymaktan" yakınır. Kanama öyle ileri boyutlarda birikebilir ki, tüm rahim ve tüm vajina kanla dolmuş ve genç kızda halen ilk adet kanaması gerçekleşmemiş olabilir. Bu ciddi bir durumdur ve kadının genital sisteminin zarar görmemesi için ameliyatla kızlık zarına delik açılarak içerideki kanın boşalması sağlanmalıdır.<br />
<br />
Daha detaylı ve tıbbi bir sınıflandırma ise şöyle yapıla bilinir;</div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Şekline göre</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Tipik hymenler</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Halka şeklinde hymen (H. annulare)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Yarımay şeklinde hymen (H. semilunare)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Dudak şeklinde hymen (H. labiale)</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Atipik hymenler</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Deliksiz hymenler (H. imperforatus)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Kalbur biçimde hymen (H. cribriformis)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Kalbur şeklinde hymen (H. septatus)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Kupa kağıdı şeklinde hymen</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Karakterine göre</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Deliğin karakteri</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Çok küçük delik</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Orta boy delik</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Çok geniş delik</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Serbest kenarın karakteri</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Düz kenarlı</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">İnce tırtıklı (H denticulaire)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Derin çentikli (loblu hymen)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Çiçek tacı (H corollaire)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Saçaklı (H fronge)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Katmerli</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Mukavemetine göre</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Zayıf</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Tül gibi ince</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Sağlam</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Lifli (H fibroze)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Tendon kıvamında (H tendinoze)</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Kıkırdağımsı (H kartilajinoze)</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Elastikiyetine göre</span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Lastik gibi genişleyen</span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><span style="font-family: Arial;">Elastikyeti hiç olmayan (1,2,3,7,8)</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Bunları daha anlaşılabilir olması açısından belli başlı sınıflara ayırırsak genellikle görülen 6 şekil ortaya çıkar.</span></div><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" id="AutoNumber16" style="border-collapse: collapse;"><tbody>
<tr><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar1.jpg" /></span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar2.jpg" /></span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar3.jpg" /></span></td></tr>
<tr><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top"><span style="font-family: Arial;">Annuler kızlık zarı<br />
</span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top"><span style="font-family: Arial;">Semilunar kızlık zarı</span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top"><span style="font-family: Arial;">Septalı kızlık zarı</span></td></tr>
<tr><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar4.jpg" /></span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar5.jpg" /></span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="middle"><span style="font-family: Arial;"><img border="0" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/zar6.jpg" /></span></td></tr>
<tr><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="33%"><span style="font-family: Arial;">Cribriformis kızlık zarı</span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="33%"><span style="font-family: Arial;">Fimbriatus kızlık zarı</span></td><td align="center" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="34%"><span style="font-family: Arial;">Carnosus kızlık zarı</span></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: Arial;"></span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Annuler (halka şeklinde) kızlık zarı en çok rastlanan şekildir.<br />
</span></div><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Semilunar (yarım halka veya esnek) kızlık zarının dıştan içe kalınlığı fazla olmadığı için genelde ilişki sırasında yırtılmaz. Ancak doğum sırasında yırtılır.<br />
</span></div><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Cribriformis (delikli veya elek tarzında) kızlık zarlarının ilişki esnasında yırtılması biraz daha fazla acılı ve zordur.<br />
</span></div><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
<tr><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="baseline" width="42"><img alt="bullet" height="12" hspace="15" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/images/point0.gif" width="12" /></td><td style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;" valign="top" width="100%"><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;">Carnosus (etli) kızlık zarı ise kalınlığı fazla olduğundan ilişkide kolay kolay yırtılmayan, bazen ufak bir cerrahi müdahale gerektiren, bazende kanaması çok fazla olabilen tipte kızlık zarıdır.</span></div><span style="font-family: Arial;"></span></td></tr>
</tbody></table><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><img align="right" border="0" height="163" src="http://www.kadinhastaliklarivedogum.com/imag/kizlik2.jpg" width="214" />Bu resim kızlık zarının kişiler arasında yapısal farklılıklarını göstermektedir. Üstteki resimlerde cinsel ilişki öncesinde en sık görülen kızlık zarı tipleri görülmektedir. Altta solda yer alan resim delik içermeyen ve bu nedenle kız çocuğunda ciddi sorunlar yaratabilen kızlık zarı yapısını göstermektedir. Doğum sonrasında kızlık zarı yalnızca kalıntılar şeklinde varlığını sürdürebilir.</span></div><div align="justify" style="color: #79296e; font-family: Verdana; font-size: 11px; text-decoration: none;"><span style="font-family: Arial;"><b>Kızlık zarı cinsel ilişkide mutlaka kanar mı? </b><br />
Kızlık zarı nispeten esnek olmasına karşın, vajinanın içine girme denemelerinde (cinsel ilişkiyle, parmaklarla veya muayene aletleriyle) kolaylıkla yırtılan ve kanayan bir anatomik yapıdır. Ancak kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak az sayıda damar bulunması durumunda ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir. Bunun sıklığını belirleyen bir çalışma olmamakla beraber deneyimler kadınların muhtemelen %1-2'sinde kızlık zarının ya aşırı esnek olması, veya damarlanmasının az olması nedeniyle ilk cinsel ilişkide kanamadığını göstermektedir.<br />
<br />
<b>Bakire bir kadının jinekolojik muayene olması mümkün müdür? </b><br />
<br />
Jinekolojik muayenenin en önemli aşamalarından biri vajinanın ve rahim ağzının gözlenmesi için yapılan spekulum muayenesidir. Günlük tıp uygulamalarında bakire olanların muayenesinde çoğunlukla bu işlem uygulanmamakta ve elle muayene makattan yapılmaktadır.<br />
<br />
Doktorlar arasında yaygın olan diğer bir eğilim de bakire birinin yalnızca ultrasonografiyle değerlendirilmesidir. Bu yaygın eğilimin nedeni, halk arasında "muayenenin ultrasonografiye göre daha az gelişmiş bir yöntem olduğu" şeklindeki yaygın görüş nedeniyle kadınların doktorlarını "yalnızca ultrasonografiyle tanı koyan doktor"lar arasından seçme eğilimleridir.<br />
<br />
Bakire bir kadının değerlendirmesinde yalızca karından yapılan ultrasonografi yeterli değildir. Akıntı, kasık ağrısı gibi şikayetlerin değerlendirmesinde kızlık zarına hiç bir zarar vermeden makattan muayene yapılması mümkündür ve ihmal edilmemelidir.<br />
<br />
<b>"İlk gecede" nelere dikkat etmek gerekir? </b><br />
<br />
İlk gecede veya daha geniş anlamıyla ilk cinsel ilişkide hem kadına hem erkeğe düşen önemli görevler vardır. Bu ilk deneyimin güzel ve hatırlandığında iyi duygular uyandıran bir deneyim olması için kadının kendini bu ilk deneyime psikolojik olarak hazır hissetmesi gerekir. Ön sevişmeyle vajinada yeterli kayganlaşma sağlanmalı, eğer bu sağlanamazsa kayganlaştırıcı jel şeklinde eczanede satılan ve reçetesiz alınabilen ilaçlar kullanılmalıdır<br />
<br />
İlk cinsel deneyimin mutlaka ağrılı olması gerekmez. Kadın kendini yeterince gevşettiğinde, erkek de yumuşak davrandığında ağrısız bir ilk deneyim gerçekleşmesi çok muhtemeldir.<br />
<br />
Kadınların ilk deneyimlerinde en önemli korkularından biri gebe kalmaktır. Bu yüzden erkeğin prezervatif kullanması veya kadının doktoruna danışarak uygun bir korunma yöntemini kullanmaya başladıktan sonra ilişkide bulunması en idealidir.<br />
<br />
<b>İlk cinsel ilişkide zar aşırı kanayabilir mi? </b><br />
<br />
Özellikle erkeğin çok aceleci ve sert davranması durumunda ufak yapılı kadınlarda zarla birlikte vajina dokusu da yırtılabilir. Bu durum çok aşırı kanamayla seyreden ve büyük olasılıkla dikiş atılarak tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Kızlık zarının çok aşırı sert yapısı olması da bu duruma katkıda bulunabilir.<br />
<br />
Normalde ilk ilişkide oluşan kanama birkaç dakika içinde en geç yarım saatte durur. Eğer kanama çok şiddetli olursa veya uzun süreler geçmesine rağmen durmazsa böyle bir durum söz konusu olabileceğinden doktora başvurmak gerekir.<br />
<br />
Bazı durumlarda ilk ilişkide kanama olur, yırtık yeri iyileşir, daha sonraki ilişkilerde tekrar kanar. Bu da kızlık zarının aşırı sert veya fazla "damarlı" olmasından kaynaklanır. Kanama miktarı fazla değilse, her ilişkide oluşan kanama kısa süreliyse endişelenecek bir durum yoktur.<br />
<br />
<b>Kızlık zarı ilişki dışında ne zaman yırtılır?</b><br />
İlişki dışında nadir olarak bazen uzak doğu sporu, jimnastik gibi aktif ve normalin dışında bacak açma hareketi yapanlarda, kaza ve bazen düşmelerde yırtılabilir.<br />
<br />
<b>Kızlık zarının ne tarafından yırtıldığı bilinebilir mi?</b><br />
Yırtılmış bir kızlık zarının ne tarafından ve nasıl yırtıldığı bilinemez,ilişkide penis ile mi, parmak veya başka bir nesne ile mi veya düşme veya başka bir nedenle mi yırtıldığı bilinemez.<br />
<br />
<b>Ne zaman yırtıldığı bilinebilinir mi?</b><br />
Yırtılmış olan bir kızlık zarının ne zaman yırtıldığı da bilinemez ancak yeni yani yırtılmadan sonraki yaklaşık ilk 7-10 gün içerisinde muayene edilirse yeni olduğu söylenebilir,yoksa ister bir ay ister 10 yıl önce olmuş olsun fikir yürütülemez,ne zaman yırtıldığı bilinemez.<br />
<br />
<b>Yırtılan kızlık zarı sonra tekrar iyileşir mi? Kapanır mı?</b><br />
Hayır,farklı bir yapıya sahip olan kızlık zarının yırtılan kısımları hiç bir zaman kendiliğinden tekrar birleşmez.<br />
<br />
<b>Mastürbasyon yaparken yırtılabilir mi?</b><br />
Eğer içinize bir şey sokmadan sadece sürtünme yoluyla mastürbasyon yapıyorsanız yırtılmaz.<br />
<b><br />
Kızlık zarının tamiri mümkün müdür? </b><br />
<br />
Kızlık zarının tamiri mümkündür ve tüm dünyada bunu uygulayan doktorlar ve uygulamayı talep eden kadınlar vardır. Bu tamirin başarılı olup olmayacağının en önemli belirleyicisi yırtılmanın ne zaman olduğudur. Kısa zaman önce (günler önce) olan bir yırtılma kolaylıkla tamir edilebilir. Çok sayıda cinsel ilişkide bulunmuş, doğum yapmış kadınlarda ise kızlık zarının parçaları azalmış olduğundan tamiri çok zor olabilir, başarısız olabilir.<br />
<br />
<b>Lazer kızlık zarı tamirinde kullanılırmı </b><br />
<br />
Lazer aletinin başlıca işlevi ameliyatlarda yakma ve kesme amaçlıdır. Bu uygulamada yeri yoktur.Lazerle kesilen dokular dikilmesine gerek kalmayan dokular olup bu tür uygulamalarda dokunun tekrar eskı halıne getırılmesını ımkansız kılar<br />
<br />
<b>Bu ameliyatta kullanılan dikiş ıplıklerının özelıgı var mı</b><br />
<br />
Bu operasyonda vicryl veya katgut adı verilen sütürler işlemin ozellıgıne göre değişir.Ameliyatlarda en sık kullanılan ıplıklardır.Turkiyede uretımı yapılmamaklabırlıkte tum medıkal marketlerde kolaylıkla bulunabılen suturlerdır<br />
<br />
<b>Dikilen bir kızlık zarı yüzde yüz kanar mı?</b><br />
Evet,eğer bu işin uzmanı tarafından dikilmişse dikilen bir zar yüzde yüz kanar.<br />
<br />
<b>Dikilen bir kızlık zarının dikildiği ilişkiye gireceğim kişi tarafından anlaşılır mı?</b><br />
Kesinlikle hayır, sadece kadın doğum uzmanları veya adli tıp uzmanları bunu anlayabilir.<br />
<br />
<b>Kızlık zarı dikilmesi için ilişki sayısının veya ne kadar süredir ilişkiye girildiğinin önemi var mıdır?</b><br />
Hayır yoktur, çocuk doğurmuş kadınlarda dahi bu kızlık zarı tamir edilir.<br />
<br />
<b>Kızlık zarım yırtılmıştı, diktirmiştim, tekrar diktirebilir miyim?</b><br />
Evet ,defalarca dahi tamir edile bilinir<br />
.<br />
<b>Kızlık zarı dikişi acıtır mı? ne kadar sürer? nasıl bir ameliyattır?</b><br />
Hayır acımaz, siz uyutularak veya o bölge uyuşturularak yapılır,10 ila 30 dakika arasında sürer,operasyondan sonra rahatlıkla yürüyebilir veya çalışabilirsiniz.Hiç kimse sizin böyle bir operasyon geçirdiğinizi anlamaz.<br />
<br />
<b>Kızlık zarı ilişkiden ne kadar zaman önce dikilmelidir?</b><br />
Bu kızlık zarınızın tipine ve hekiminizin yapacağı ameliyata bağlıdır, bazen bir kaç ay evvel, bazen bir kaç gün evvel bazen de bir yıl önce dikmek gerekir.<br />
<br />
<b>Dikildikten sonra nelere dikkat etmek gerekir? Duş ve saire gibi şeyler zararlı mıdır?</b><br />
Özel bir şey gerektirmez ilk bir kaç gün hekiminizin önerilerine uymak gerekir, rahatlıkla bir kaç gün sonra duş alabilirsiniz.<br />
<br />
<b>Kızlık zarı bozulmadan gebelik oluşabilir mi?</b><br />
Evet. Gebelik oluşması için kızlık zarının bozulması şart değildir. Yukarıda anlatıldığı gibi esnek olan bir zar tam bir cinsel ilişkide bozulmamış olmasına karşın gebelik oluşabilir. Diğer bir yol da yine ender görülmesine karşın erkeğin kızlık zarına çok yakın bir yere boşalmasıdır. Spermler oldukça hareketli hücreler olduklarından vajinanın girişinden rahim ağzına ve buradan da iç genital sisteme geçerek gebeliği başlatabilirler.<br />
<br />
<b>Muayenede kızlık zarının sağlam olup olmadığı anlaşılabilir mi? </b><br />
Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanının yaptığı bir muayenede kızlık zarının yırtılmış olup olmadığı, yırtılmışsa bunun eski bir yırtık mı, yeni bir yırtık mı olduğu anlaşılabilir. Ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları resmi bir kurumda adli tabip olarak görevli olmadıkları sürece bu muayeneyi yapmamayı tercih etme veya muayene sonucunda rapor vermeyi reddetme özgürlüğüne sahiptirler. Dahası Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları hastanın kendisi dışındaki birine muayene sonucunu bildirmek zorunda da değildirler. </span></div>xGirlhttp://www.blogger.com/profile/11113904382384843190noreply@blogger.com0